19 Mayıs 2015 Salı

Lyotard vesilesiyle bir yazışma


Star gazetesinde her Pazar, Açık Görüş ekinde Açık Görüş Kitaplığı adı altında yayınlanan kitap tanıtım yazıları, zaten severek yaptığım bir işi, yani kitap okumayı, daha genel bir okur kitlesiyle paylaşmama da fırsat verdiği için önemli benim açımdan.
Zaman zaman, bu tanıtım yazıları ve tanıtılan kitaplar dolayısıyla birçok farklı yazışmalar da yapabiliyorum ki, yazıların belki bana sağladığı en önemli katkı bu.
Genelde gazetedeki tanıtım yazılarının altında yer alan e-posta adresim aracılığıyla gelişen bu yazışmaları, yazıların bana verdiği önemli katkılar arasında düşünüyorum. Çok sık olmuyor bu tür yazışmalar elbette ve şimdiye dek bu tür yazışmaların hiçbirini -yazışmalar özel olduğu için- ifşa etmiş değilim.
Ancak Fransız filozof Jean-François Lyotard'ın "Coşku-Kantçı Tarihin Kritiği"başlıklı kitabının tanıtım yazısı dolayısıyla gerçekleşmiş aşağıdaki muhavereyi muhaverenin gerçekleştiği ismi afişe etmeden kamuoyuna açmayı da düşündüm. Düşündüm, ama bu konudaki tereddütlerim şimdiye dek izale olmamıştı.
Nihayet bu konudaki tüm şüphe ve tereddütlerimi Türkiye'de düşüncenin niteliğinin nasıl yükselmesi gerektiğine ilişkin başka bir yargımla birleştirince gidermem mümkün olabildi. Düşüncenin ahlakı ile ilgili bir yargı bu. Batılı filozofları kolayca ıskartaya çıkarma lüksü taşımamamız gerektiğine dair bir yargı bu ayrıca. ;Sevmeyebiliriz, nefret edebiliriz, ama düşüncenin iç işleyişine sadık kalmak; eleştirilerimizi buna uygun ifade etmek ise sevgi ve nefret duygulanımlarından daha öncelikli bir sorumluluk bana kalırsa.
Buyurun öyleyse muhavereyi birlikte okuyalım:
- Lyotard ile ilgili yazınızı okudum. Elinize sağlık. Bir-kaç yorum yaparak size katkı vermek isterim: Birincisi "fakülte" (herhalde "faculty" kelimesini Türkçe kabul ederek yazdınız) değil "meleke" veya "yeti" kelimesi kullanılmalıdır. Sevgili arkadaşım, ıstılah çok önemlidir. Çünkü ıstılahlar usûlün, usûl de tefekkürün esasıdır.
İlk cümleniz de, bazı diğerleri de oldukça uzun ve devrik. Bu anlamı muğlaklaştırır. Bir okuyucu olarak daha kısa, özlü ve net cümleler kurmaya itina göstermenizi arzu ederiz. Lütfen bir yazıyı yazarken okuyucunun nasıl anlayacağını esas alınız. Kısa ve net cümleler yazmak her zaman makbuldür. Cemil Meriç bu bakımdan güzel bir örnektir.
Lyotard, Kant, postmodern ve genelde liberal filozoflar ile ilgili temel eleştirilerimi doktora tezimde yapmıştım. Merak ederseniz Bilkent Üniversitesi websitesinden aranıp bulunabilir.
- Kusuruma bakmayın ... bey, ancak lyotard'ın faculty terimini kullanışı Kant'a ilişkin yorumunda önemli. Kitapta mütercim bunu aynen kullandığı için kitap tanıtımında o yüzden mütercimin tercihine sadık kaldım.
- Sevgili kardesim merhaba.  Elbette mütercim yanlış yapmış. Bence bu yanlışı da kitap tanıtımında düzeltebilirdiniz. Zaten kitabın tercümesinin tanıtimini yapmışsiniz. Kitap tanitiminin da amacı budur: bir eserin doğru ve yanlışlarını sergilemek.
-Mütercimin tam anlamıyla hata yaptığını düşünmüyorum elbette Kant'ın "Fakültelerin Çatışması" başlıklı ilahiyat ve felsefe "fakülteler"i arasındaki çatışmayı konu edinen, universitas'a hangi fakültenin layık olduğunu soruşturmaya yönelik yazısını okuyunca... yani ... bey Kant felsefesi içinde bugün "okul" olarak algıladığımız fakülteler ile sadece "meleke" olarak nitelediğimiz fakülteler arasında bir yerde anlamsal bir yakınsama vardır.