29 Temmuz 2025 Salı

Dünya siyasetinde orman kanunları dönemi

 7 Ekim 2023 belki hem Ortadoğu'da hem de dünyada var olan bütün gerçekliğin değişmeye başladığı bir tarihi işaretler, El-Aksa İntifadası ve ardından İsrail'in Gazze'ye hunharca saldırısının başladığı bir tarihtir bu. Bu intifada ve akabindeki soykırımla birlikte nasıl bir illüzyon içine yaşadığımız açığa çıkmıştır handiyse. 32 ayı aşkın bir süredir İsrail'in Gazze'de hiçbir ahlaki ölçüt tanımayan katliamı 1948 Nekbe felaketinden bu yana Filistin halkının çektiği çilenin en kötü bölümüdür belki de: 60 binden fazla Gazzeli'nin şehadetine sebebiyet veren bir soykırımdır yaşanan. 1948'de Nekbe'den beri yaşanan olaylar "etnik temizlik" olarak adlandırılabilirken doğrudan şu anda Gazze'de yaşananlar kelimenin tam anlamıyla soykırım ya da Arapça ifadesiyle Karithadır. Hiçbir uluslararası, insani ya da ahlaki ölçüt tanımayan bu soykırıma başta Avrupa ve ABD olmak üzere küresel hegemonya sahiplerinin verdiği destek ilkin sistemik bir düzensizliği yansıtıyor görünse de esasen sistemin bizatihi bizim "sistemik düzensizlik" olarak adlandırdığımız şey olduğunu da düşünmemizi engellemiyor, aksine bu yöndeki düşünceleri savunmayı kolaylaştırıyor.

Soykırımın üç boyutu

Senegal doğumlu Lübnanlı bir sosyalist Gilbert Achcar. Halen Londra Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Uygarlıkları Araştırmaları Okulu'nda profesör olarak görev yapıyor. Türkçe'ye Gazze Felaketi olarak çevrilen kitabı Achcar'ın büyük kısmı Al-Quds al-Arabi'de yayınlanmış makalelerinin bir seçiminden müteşekkil. Kitabında üç boyutu bir araya getiriyor Achcar. Gazze soykırımından önce, Siyonizmin kökenlerinden HAMAS'ın Gazze'de idareyi ele alması ve ardından İsrail'in gerek abluka gerekse şedit saldırılarla Gazze üzerindeki baskısını sürdürmesini de içeren uzun ve hazin bir tarihin gözlemi o boyutlardan ilki. Ele aldığı konuları sürekli tarihsel bir bağlama ve perspektife oturtmaya çalışması da sözü edilen boyutlardan ikincisini teşkil ediyor. 7 Ekim 2023'te başlayan İsrail soykırımından 2025'e kadar uzanan olaylara ilişkin gözlemleri ise aynı tarihsel bağlam ve perspektifle yorumlanıyor. Kitaptaki yazıların üçüncü boyutunda Gazze'de yaşanan trajedinin çeşitli yönlerine daha yansız ve kapsayıcı bir perspektifle bakmayı hedefleyen müellifin bu trajedi karşısında nasıl "yansız" ve "kapsayıcı" bir perspektif edindiğini merak etsek de sosyalist bir bakış açısının o merakımızı giderdiğini söylemeli: HAMAS eleştirileri ile İsrail toplumu ve rejiminin aşırı sağa kaymasınıaşırı sağın dünya genelindeki yükselişi ve Batı liberalizminin gerileyişi. Gazze soykırımını bu bakımdan dünya tarihinde bir dönüm noktasına çeviriyor bu iki şey.

Entelektüel açıdan dürüst ve erdemli insanlardan hiçbirinin Gazze örneğindeki soykırımı görmemesinin imkânsız olduğunu belirten Achcar, bu soykırımın faillerinin Avrupa'da mevcut jeopolitik transatlantik Batı'nın parçası olan tüm ülkelerin aktif ya da pasif suç ortaklığıyla (daha sonra da kenardan izlemeleriyle) Nazi soykırımının esas kurbanları olmanın ahlaki mirasını üstlenmek gibi özel bir niteliğe sahip olduklarını ifade ediyor. Gazze soykırımına yol açan şeyi İsrail'in 'sıfır risk' yaklaşımı, Gazze şeridini tamamen işgal etme kararlılığı, neo-faşistler ile neo-Nazilerin denetimi altında yaşanmışlık, İsrail ordusunun canice öfkesiyle Filistinlilerin insanlıktan çıkarılması etmenlerinin oluşturduğu bileşim olarak niteliyor. Achcar, Batı'nın 1945'te verdiği ve 1990'da yenilediği hukuk devleti vaadinin bu soykırımla birlikte onulmaz biçimde öldüğünü, artık orman kanunlarının dünya çapında geçerli hale dönüştüğünü vurguluyor.


9 Temmuz 2025 Çarşamba

Siyonist edebiyat nasıl şekillendi?

 Her ne kadar Siyonizm 19. yüzyılda Avrupa'da hem sistematik ve seküler bir siyasi ideoloji hem de örgütlü bir hareket olarak ortaya çıkmışsa da kökenlerini daha geçmişte aramak ve bulmak mümkündür. Diasporadaki Yahudilerin mitolojisinde bir gün Siyon olarak adlandırılan bölgeye dönme arzusu önemli bir yer kaplar.

19. yüzyıl Avrupası'nın genel siyasi ve kültürel ikliminde merkezi devlet ve mutlakiyetçilik ile liberal fikirlerin etkisi olduğu biliniyor. Aydınlanmacılıkla ve Fransız Devrimi'nin tetiklediği bakış açılarıyla etkilenmiş bu siyasi ve kültürel iklimde milliyetçilik de önemli bir yer tutuyor. Her ne kadar mutlakiyetçilik, milliyetçilik ile liberalizm ilk bakışta birbirine epey aykırı görünse de birlikte Siyonizm'e hizmet ettikleri söylenebilir. Siyonizm'in ortaya çıkışında Avrupa'daki Yahudi düşmanlığının ve antisemitizmin etkisi koyudur. Sözünü ettiğimiz iki siyasi yaklaşım bu düşmanlıkta ortaktır. Hatta Theodor Herzl'in siyasi Siyonizm'i de Dreyfus davası sonrası dile getirdiği biliniyor.

Kültürel mücadele

Peren Birsaygılı Mut, "İsrail'in Zihin Haritası: Siyonist Edebiyat" başlıklı kitabında, İsrail'in kurucu edebi ve düşünsel altyapısını ortaya koyuyor. Dönemin gazete, dergi ve yayınevlerinden yola çıkarak bir devlet olarak İsrail fikrinin oluşturulmasının ve İsrail'in fikir dünyasının derinlemesine incelendiği çalışma, Farabi Kitap tarafından yayımlandı.

Eseriyle Türkiye'deki Filistin çalışmaları literatürüne katkı sunmayı hedefleyen Mut, İsrail'in 14 Mayıs 1948'de kuruluşunun sadece siyasi bir sonuç değil, çok uzun yıllar devam eden edebi ve kültürel bir mücadelenin sonucu da olduğunu vurguluyor. 1800'lerden 1948'e dek uzanan bu süreçte Siyonizm kelimesinin icadından silahlı Siyonist çetelere kadar birçok konuyu irdeleyen Mut, Siyonizm'in siyasi olarak doğmadığını, kültürel ve edebi olarak oluşturulduğunu, siyasi olanın ise bunu takip ettiğini söylüyor.

Siyonizm'in ilkin İngiliz, Alman, Fransız ve Rus edebiyatında ortaya çıktığını belirten Mut bu kültür ve edebiyatlar içinde"Bu mazlum Yahudiler nereye gidecekler?" sorusunun sıkça sorulduğuna dikkat çekiyor. Bu soruya bir cevap olarak Yahudilerde "Filistin'e gitmek zorundayız" algısı oluşturulduğunu belirten Mut, 1800'lerin başından itibarenbaşlatılan bu edebi faaliyetin Filistin'e bir zihinsel dönüş sağlamak istediğini belirtiyor. Zihinsel dönüş sağlandıktan sonra da o dönüşün fiziken mümkün kılmaya çalışıldığına işaret eden Mut, bu hedef doğrultusunda onlarca siyonist yazar ve şairin, onlarca kitabın olduğunu da belirtiyor. Kitabında İsrail'in kuruluşuna bu şekilde katkı yapan 30 Siyonist yazarı portreleri ve eserleriyle ortaya koyan Mut bir yerde İsrail zihin haritasını da çiziyor. Mut, kitabında ayrıca Siyonist tiyatronun izlerini sürmeye çalışıyor, İsrail'in milli marşının ve ilk Siyonist kadın şairin hikayesini inceliyor. Bu çalışmasında Siyonist edebiyat tarihini 1948'e kadar yazdığını izleyen Mut, çağdaş Siyonist edebiyatını farklı bir kitapta kaleme alacağını da belirtiyor. Kitapta ele alınan yazarlardan bazıları ise şöyle: Benjamin Disraeli, George Eliot, Theodor Herzl, Ahad Ha'am, Maksim Gorki, Stefan Zweig, Mark Twain.