Günümüzdeki hayat akışına ilişkin izlenim ve tecrübelerimize yol açan zaman tasavvurunda yaşanan önemli bir değişim var. İçinde yaşadığımız şimdiyi çekiştiren iki noktayı Alman asıllı Amerikalı akademisyen Hans Ulrich Gumbrecht "bir yanda somutluk, bedensellik ve insan hayatının mevcudiyeti üzerine ısrar ... karşısında ise kendisini mekândan, bedenden ve dünyadaki-şeylere duyusal temastan soyutlamış radikal bir spiritüelleşme" şeklinde özetliyor Türkçeye "Bizim Geniş Şimdimiz" adıyla kazandırılan kitabında. İlk çekim noktasının içinde yaşadığımız zaman-mekân kavrayışında oluşturduğu sonuçların "kültür eleştirisi"nin tınılarıyla karşılandığına işaret eden Gumbrecht radikal spiritüelleşmenin de modernizasyon sürecinin bir parçası olduğunu vurguluyor.
Şimdiyi analiz için başvurulan fikri çerçevenin epistemoloji tarihiyle melankolik bir kültür eleştirisinin buluştuğu yerde şekillendiğini belirten Gumbrecht böylelikle günümüze dair kapsamlı bir teşhiste bulunuyor. Teşhisini şekillendirirken çağdaş dünyaya mevcudiyet perspektifinden bakan Gumbrecht, "şimdi"nin Kartezyen özneye kendi habitatını veren şey olduğunun altını çiziyor.
Geçmiş şimdimize akar
"Tarihsel zaman" fikrinin gündelik sohbetlerde, entelektüel ve akademik çevrelerde kendini göstermesine, yeniden üretmesine rağmen artık ne tecrübelerimizi edinme araçlarımızı ne de fiillerimizi açıklayabilecek sağlam bir temel sunamadığını belirten Gumbrecht, bugün "tarihsel zaman" diye bildiğimiz zaman-mekân kavrayışı içinde yaşamadığımızın göstergesinin en iyi geleceğe karşı tavrımızda gözlenebileceğine kani. Ona göre "Gelecek bizler için artık kendini imkanların açık ufku olarak göstermez, aksine o kendini bütün gelecek tahminlerine gün geçtikçe kapatan bir boyuttur. Daha beteri, gelecek gittikçe yaklaşan bir tehdittir..." Geçmişin yitip gittiğine ilişkin ifade edilen tasavvurlara rağmen içinde yaşadığımız zaman-mekânda hiçbir şeyi ardımızda bırakamadığımızı belirten Gumbrecht geçmişin şimdimize adeta aktığını söylüyor. Böylelikle bizi yutan geçmiş ile tehditkâr bir gelecek arasında kalan şimdimiz farklı zamanlılıkların eş mekanına dönüşür: "Geniş şimdimiz, içinde birbiriyle rekabet eden dünyalarıyla, çok sayıda imkânı hâlihazırda aynı tepside sunar; bu yüzden sahip olduğu kimliğin -şayet öyle bir kimlik varsa- keskin köşeleri yoktur. Fakat, aynı zamanda, geleceğin bize kendini kapatmış olması ... eylemeyi imkansızlaştırmaktadır; çünkü gerçekleşecek bir zemin yoksa ortada eylem de yoktur. Genişleyen şimdimiz, geleceğe ve geçmişe doğru hareket edecek sahayı sunmasına sunuyor fakat vaziyet o ki tüm bu çabalar dönüp dolaşıp çıktıkları yere dönüyor."
Lyotard'dan Heidegger ve Gadamer'in kavram ve yaklaşımlarına Edmund Husserl, Hannah Arendt, Peter Sloterdijk'ten Robert Musil gibi romancı isimlerine, dil felsefesinden varlık felsefeleri ve hermenötik gibi alanlara dek genişleyen şimdi üzerinde küreselleşme, edebiyat, spor kültürünün etkilerini çözümleyen Gutemberg, kartezyen özne tasavvurunun epistemolojik hayat alanı olan "tarihin daraltılmış/sıkıştırılmış şimdi"si gibi yeni bir figürün de ortaya çıkması gerektiğini belirtiyor. Reinhardt Koselleck'in tarihsel bilinci tarihselleştirmesinden, Weberci anlamda "anlam kültürleri-medeniyet kültürleri" tipolojileştirmelerine Gutemberg, içinde yaşamak zorunda kaldığımız zaman bilincinin gündelik tecrübelerimiz üzerindeki etkilerini irdeliyor.