14 Mayıs 2025 Çarşamba

Kahvehaneden akademiye değişmeyen o soru: Türkiye ne olacak?

 2000'li yıllara dek Türkiye'de yaygın, kahvehane ve kıraathanelerde bile yaygın bir soruydu bu: Türkiye ne olacak? Hemen herkesin, neredeyse tüm vatandaşların katıldığı endişeli bir soruydu bu. İçinde yaşanılan durumun vahametini çıkış noktası yapan bir soru; ama modernleşme döneminde ne form olarak ne de içerik olarak sorunun değişmediğini de görüyorduk. Soru bazen büyük ölçüde yaşanan bir kriz ya da darbe sonrası "Memleketin hali ne olacak?" diye telaffuz edilse de aynı soruydu. Ne formu ne de içeriği değişmişti o krizle ya da darbeyle sorunun.

Belki de ülkedeki kahvehane müdavimleri ile aydınlar soru sorma konusunda yeterince becerikli olmadığından ya da yeni soru üretmeye kadir olmadığından sorulan eski soru baki kalmış, önceki nesillerden miras alınarak devam ettirilmişti. Kahvehane muhabbetlerinin alışılmış gözde konusu olmuştu memleketin hali pür melali. Ülkede birçok siyasal, sosyal, kültürel ve iktisadi değişim yaşanmasına rağmen kahvehanelerde, kıraathanelerde bile sorulan sorunun aynı kalması hem şaşırtıcı hem de sözü edilen değişimlerin -en azından muhatapları bakımından- esasa taalluk etmediğinin göstergesiydi.

Batı'nın neliği üzerine

Sıfır Noktası'ndan Türkiye'nin Meseleleri başlığını taşıyan kitapta merhum sosyolog, yayıncı ve mütercim Hüsamettin Arslan, şair Mevlâna İdris, iktisatçı Ferudun Yılmaz ve askeri tarihçi Gültekin Yıldız, Türkiye'nin meselelerini ele alarak söyleşiyorlar. İçeriği 2014 ile 2015 yıllarında çıkarılmış konuşmalarında Türkiye'nin güncel ve geçmişten bugüne süren meselelerini tartışarak ele alıyorlar. Bunu yaparken herhangi bir sınır tanıdıklarını söylemek mümkün değil. Bir bakıma 10 yıl önce söz konusu meselelerin nasıl tartışıldığı da gösteriliyor.

Ana konular haricinde, bu konuların belirlenmesinde kritik öneme sahip kerteleri ve toplumsal-kültürel-ahlaki değişimleri de tartışan nitelikleriyle bu söyleşiler hem disiplinler arası bakışın önemini vurguluyor hem de ele alınan meselenin çeşitli veçhelerinin nasıl değerlendirilebileceğini gösteriyor. Söyleşilerde gerçekleştirildikleri dönemde tartışılan birçok vaka ve hususun da gözden kaçırılmadığı belirtilmeli. Yine de bu söyleşilerde Hüsamettin Arslan'la sosyolojik bakışın, Ferudun Yılmaz'la iktisadi bakışın öne çıktığını iddia edebiliriz. Mevlâna İdris ise şair bakışının soru sorma ve farklı yönleri gündeme getirme boyutunu ispatlıyor.

Henüz FETÖ'nün mel'un 15 Temmuz darbe girişiminin vuku bulmadığı, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeyen ya daTürkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına girilmeyen bir zaman diliminde gerçekleşmesine rağmen, alanlarında önemli eserler kaleme almış bu isimlerin yaptığı analizlerin zaman dışı bir niteliğe sahip olduğu söylenebilir. Cumhuriyetin kurucu ideolojisi (bu bakımdan her dönemde resmî ideoloji kisvesine sahip) Kemalizm'den Kürt meselesine, darbelerden seçimlere, hükümet sistemi tartışmalarından Türkiye'nin jeopolitik konumuna kadar birçok konunun ele alındığı söyleşilerde tarihsel bağlam kaçırılmadan küresel kapitalizm ve Türkiye'nin değerleri ile gelenekleri de yorumlanıyor. Bu söyleşiler böylelikle gerek Türkiye'nin gerekse bölgemizin Batı karşısındaki durumu ve küresel düzene egemen konumunu sürdüren Batı'nın ne olduğunu öğrenmeye katkı sağlıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder