22 Haziran 2016 Çarşamba

Müslüman filozoflar ve ahlak

Felsefi disiplinlerin klasik tasnifinde siyaset ile birlikte “pratik felsefe” alanında yer alan bir konudur ahlak felsefesi. Modern zamanlarda ahlak bazen en önemli felsefi sorun olarak ortaya çıkar, bazense iyiden iyiye görmezden gelinir, metafizik bir inanç konusu olarak “bilimsel” açıdan ele alınması mümkün olmayan bir dereceye indirgenir. Ahlakı başat bir felsefi sorun olarak ele alanlar, diğer felsefi meseleleri genelde ona zemin hazırlamak için ilgilenirken, ahlak felsefesini görmezden gelenler de onu çoğunlukla “uygulamalı etik” ya da “meslek etiği” gibi konularla sınırlama eğilimi taşır.
Oysa insana dair felsefi bir bakış açısının ahlakı öncelikli konu haline getirmesi neredeyse kaçınılmazdır. Ahlak olmadan insan olunup olunmayacağına dair soru ortadayken felsefi açıdan sorunun ele alınması da bir yerde zorunludur. Yine de ahlak felsefesinin diğer felsefi disiplinlere nazaran belirgin bir formunun olmadığını kaydetmek gerekir. Çünkü bir ahlak felsefesi diğer alanlardan bağımsız bir şekilde ortaya çıkmaz. Yine bir ahlak felsefesinin inşası genelde bir filozofun felsefe olarak gördüğü temel disipline nazaran gerçekleşir.
İyi, gaye, yetkinlik ve erdem
İslam felsefesinin klasik dönemi olarak kabul edilen 9 ila 11. asırlar arasında yaşamış Müslüman filozofların ahlak konusunda dile getirdikleri görüşleri, ahlak adına ele aldıkları problemleri irdeleyen, onları merkeze alarak İslam Ahlak Felsefesi’nin ana çerçevesini çizen bir kitap Hasan Hüseyin Bircan’ın hazırladığı. Bircan’ın kitabna yön veren en temel saikleri şu sorularla özetlemek mümkün: Acaba “Müslüman filozoflar”ın nazarında ahlakın yeri ve önemi nedir? Müslüman filozoflar ahlak konusuna nasıl bakıyor, bu konuyla ilgili hangi temel problemleri vaz ediyor, bu problemlere hangi temelden hareketle ne tür çözümler öneriyor?
İslam ahlak felsefesinin temel felsefi yönelim bakımından etik düşüncesine dahil olduğunu savlayan Bircan, onun her ikisi de normatif ahlak içinde değerlendirilebilecek gayecilik ile yükümlülük ahlaklarından gayeciliğe dahil olduğunu belirtiyor. Kitabındaki konuları filozofların onları ele alış biçimine dayanarak belirleyen ve filozofların ifade ettiği görüşler doğrultusunda problematik açıdan irdeleyen Bircan, analitik ve eleştirel olmaktan çok tasviri bir yöntemle konularını işliyor.
Müslüman filozofların mutluluk, iyi, gaye, yetkinlik, erdem ve kurtuluş gibi temel kavram ve problemler hakkındaki görüşlerini betimleyen Bircan’ın kitabının bu alandaki önemli bir boşluğu da doldurmaya aday olduğunu belirtelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder