23 Kasım 2016 Çarşamba

Modernleşme tarihimizin en sert tartışmaları

Tanzimat döneminin oluşturduğu siyasal ve kültürel iklim içinde ve Batılılaşma çabalarının önemli evrelerinde siyasal, kültürel ve eğitsel çalışmalarda bulunmuş bir Osmanlı aydınıdır Münif Paşa. Arapça, Farsça, Fransızca, Almanca, İngilizce, Rumca gibi Batı ve Doğu dillerine aşinadır ve ilgi alanları arasında coğrafya, tarih, edebiyat, hikmet, hikmet-i tabîiye, hukuk, devletler hukuku, ilm-i servet vb. disiplinler de yer alır. Ulemaya mensup bir aile içinde yetişerek hem medrese ve hem de modern Batı eğitimi alması, eğim hayatının önemli bir bölümünü Mısır’da tamamlaması ve Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma döneminde etkin roller üstlenmiş Tercüme Odası deneyimi Münif Paşa’nın fikri macerasının ana hatlarını belirler.
Münif Paşa’nın Mekteb-i Hukuk’tan öğrencisi Sâbit Efendi tarafından yayıma hazırlanmış hukuk felsefesi ders notları olan Hikmet-i HukukTürkçe’de Batı tarzı felsefe usulüyle yapılmış ilk “hukuk felsefesi” çalışmasıdır. Münif Paşa Hikmet-i Hukuk’ta tabii hukuk kavramına özel bir vurgu yapar. Ona göre hikmet-i hukuk, esasen tabii hukuktur. Düello hukuku gibi meselelere de yer veren eserin geniş ölçüde Batı kaynaklarına dayanılarak hazırlandığı söylenebilir. Metinde Kant, Montesqieu, Bentham ve Fichte gibi filozoflara atıflar yapılır. Münif Paşa’ya göre hukuk felsefesi, hukuk biliminin “zahir”ini oluşturan “kanunlar ile kanunlar kuvvetinde olan örf ve âdetler ve teamüller”e nispetle onun bâtın halini temsil eder. Yani mezkûr kanun, örf ve adetlerin sebeplerini ve illetlerini beyan eder. Bütün kanuni hükümlerin ortaya çıkışının sebebi ve illetini açıklayan hukuk felsefesi bu açıdan bir çeşit doğal hukuku da ortaya koyar.
Peder-i müşfik
Sözgelimi Münif Paşa için “hürriyet, umûr-ı meşrû‘ada keyfe mâ-yeşâ hareket etmektir…” Bir anlamda liberal özgürlük anlayışlarına yakın durur Münif Paşa. Hürriyet, her türlü terakkiyâtın, ilerlemenin kaynağıdır ve hür olmayan insanın ilerlemesi ve şahsiyet kazanması mümkün değildir. Bir insanın kendini gerçekleştirmesi için hür olması gerekir. Ancak bu hürriyet, diğerlerinin hürriyetleriyle sınırlıdır. İnsanın güttüğü amaçlara göre hürriyetin çeşitlenen biçimleri olabilir: Hürriyet-i akliye, hürriyet-i sınaiyye, hürriyet-i şahsiye, hürriyet-i ticâriyye vb. Münif Paşa’ya göre bir toplumda hürriyet ancak insan kendini toplumun varlık sebebi olarak görürse gelişebilir ve ancak böyle bir vizyona sahip olan insan “toplumun faydasının kendi faydasında olduğunu” bilebilir. Bu idrake sahip olabilmek için insanın da talim ve terbiye edilmesi gerekir ki bunu da ancak peder-i müşfik makamında olan hükümetler yapabilir. Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında yapılmış Batı tarzı felsefe çalışmalarını içeren ve yaklaşık 50 ciltlik küçük bir kitaplık boyutuna erişmiş Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisinin en önemli kitaplarından birini oluşturan Hikmet-i Hukuk150 yıllık modernleşme tarihimize egemen olmuş birçok tartışma konusunu yeniden düşünmek bakımından son derece önem arz ediyor. Bu düşünüme katkı sağlayacak eserlerin başında gelen Hikmet-i Hukuk’un günümüzdeki tartışmaların arka planını da aydınlatacağını söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder