16 Ocak 2017 Pazartesi

Muhafaza ve yeniden üretim arasında hafıza

Toplumsalı toplumsalla açıklamaya önem veren Durkheimcı sosyolojinin hafıza çalışmaları alanındaki en önemli ve klasik ismidir Maurice Halbwachs. İlk kez Durkheim’ın yeğeni Marcel Mauss’un yönettiği “Travaux de L’Année Sociologique” dergisinde yayınlanan Hafızanın Toplumsal Çerçeveleri sosyologun en önemli eseri.  Durkheim’ın Sosyolojik Yöntemin Kuralları’nda geliştirdiği bakış açısından davranma, düşünme, hissetme biçimleri, ancak ve ancak başka toplumsal olgularla ilişkileri bakımından açıklanmalıdır ve bundan dolayı da toplumsal olanın açıklanması sadece sosyolojiyi ilgilendirir; bu sosyolojik olgular psikolojik ya da fizyolojik değerlendirmelere indirgenemez. Aslında Durkheim’ın bu yaklaşımı akıl ve bilgiye dair yeni bir araştırma programı anlamına da gelir. Halbwachs’a göre Durkheim, “tümüyle zihinsel yaşama dair yeni bir anlayış” geliştirir böylelikle. Gerçi Durkheim’ın bu “yeni anlayışı” epey tartışılmışır ama Halbwachs, onun izlenmesi gerekli tek yol olduğu konusunda ısrarcı davranır.
Grupların toplumu
Hafızanın Toplumsal Çerçeveleri’nde Halbwachs’ın ispatına gayret gösterdiği tez, “hafızanın, geçmişe ait dönemlerin bireysel olarak muhafazası değil, bunların bir yeniden üretimi olduğu”dur. Diğer bir ifadeyle Halbwachs, geçmişin, yaşanan an içerisinde, bireyin ait olduğu gruplara bağlı toplumsal çerçevelerin yardımıyla yeniden üretildiğini ortaya koymaya çalışır. Bu şekilde toplumsal, bireyselliği oluşturan şeyin kalbine kadar gömülüdür. Daha geniş bir perspektiften, toplumsalı sadece bireylere dayatılan bir kısıtlama olarak görmek yanıltıcı olabilir: “İnsanların toplamı bizden daha güçlü bir hakikat, bizden tüm bireysel tercihlerimizi kurban etmemizi isteyen bir tür spritüel Moloch değildir sadece: Burada duygusal yaşamımızın, deneyimlerimizin ve düşüncelerimizin kaynağını görürüz.” Halbwachs elbette tamamen Durkheim’ı takip ediyor da değildir kitabında. Ona göre hafızaların tekrar inşa edilmesini sağlayan çerçeveler bizzat anılardır, ama şu ya da bu toplumsal gruba ait anılardır. Yani Halbwachs’a göre “Verili olan, eşsiz bir toplum değildir, grupların toplumudur.” Bu bakış açısı Halbwachs’ın topluma yönelik düşüncesini bir ileri aşamaya taşır; ona göre bir yandan her toplum, toplumsal grupların birleşimiyken diğer yandan her bireyin bireysel özgüllüğü, nihai olarak farklı gruplar içindeki senkronik ya da diyakronik aidiyetleriyle açıklanmalıdır. Hafızanın Toplumsal Çerçeveleri’ni  “asıl eseri” olarak değerlendirir. Bireyi toplumsal çerçeveler aracılığıyla açıklama girişimini en ileri safhaya taşıyan Fransız sosyoloğu belki de Halbwachs’tır.
Türkiye’den Ömer Lütfi Barkan ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu gibi klasik tarihçi ve sosyologların da öğrenciliğini yaptığını bildiğimiz Halbwachs’ın teorik meselelerinin sadece “bilimsel” olmadığına da işaret edelim. Durkheimcı bütün sosyologlar gibi (bunlar arasında Türk sosyologları da vardır) “mutluluk arayışını toplumsal biçimlerde düzenleme” tutkusu Halbwachs’a da egemendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder