7 Ocak 2017 Cumartesi

Toplumu nesneleştirmekten "süreç sosyolojisi"ne

Almanca ilk basımı 1939’da iki cilt halinde yapılmış Uygarlaşma Süreci adlı şaheseriyle 20. yüzyılın önemli sosyologları arasında yer alan Norbert Elias, ancak 1960’lardan sonra etkili bir düşünce figürüne dönüşür. Geç gelmiş bu şöhreti gösteren olay ise 1977’de verilmeye başlanan Theodor W. Adorno ödüllerini ilk kez alan Elias’ın 80 yaşında olmasıdır.
Uygarlaşma Süreci’nin 1969’da İngilizce’ye çevrilerek yayınlanmasının ardından 1970’lerden sonra akademik dünyada sosyolojiye kattığı özgün yaklaşımıyla ekili olmaya başlar. Elias’ın 1970’te Sosyoloji Nedir adında bir kitap daha yayımlar. Bir anlamda 20. yüzyıl sosyolojisine giriş kitaplarından biridir, belki de ne önemlisidir.  Elias’ın sosyolojiyi, birey ve toplumu nasıl kavradığına ilişkin çok önemli bir metindir aynı zamanda.
Yahudi bir aileden gelme bir Alman vatandaşı olarak Birinci Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda savaşan Elias’ın savaştan duyduğu dehşetin onu savaş sonrası dönemde birey, toplum, devlet ve bunlar arasındaki ilişkileri, bu ilişkileri yöneten dinamikleri incelemeye yönlendirdiğine hiç kuşku yok. Sosyolojiyi esas itibariyle “süreç” kavramı etrafında ve üzerine kuran Elias, birey-toplum, sınıf-statü vb. klasik sosyolojinin analitik kavram ve araçlarını bu temel kavram etrafında yeniden yorumlar.
Avrupalılık habitusu
Ona göre sosyoloji biliminin bir “nesnesi” olacaksa bu nesne, birey, toplum vb. katılaştırılmış kavramlarla ifade edilemez. Çünkü bizatihi sosyolog da toplumun bir üyesidir; içinde yaşadığı toplumu “nesne”leştirip katılaştırması, dahil olduğu toplumsal ilişkiler sebebiyle mümkün olmayacaktır. Toplumsal ilişki ve süreçleri kendisine özgü “karşılıklı bağımlılık” ve “figürasyon” kavramlarıyla ele alıp irdeleyen Elias böylelikle “süreç sosyolojisi” diyebileceğimiz son derece özgün bir sosyolojinin de temellerini atar.
Elias’ın sosyolojisinde odak noktası seçtiği kavramlar ‘güç’, ‘davranış’, ‘duygu’ ve ‘bilgi’dir. Uygarlaşma Süreci’nin ilk cildinde Avrupalılık habitus’undaki tarihsel akış ve değişimleri ele alır. Şiddet, cinsel davranış, bedensel işlevler, konuşma formlarında vb. konulardaki standartların ortaçağ sonrası Avrupa’sında nasıl utanç ve iğrenme formlarına dönüştüğünü irdeler.
Sosyoloji Nedir’de ise Elias, sosyolojiye kendi yaklaşımının yol haritasını bize sunmaktadır. 1970’lerden sonra sosyolojinin en önemli ustalarından biri addedilen Elias’ın süreç sosyolojisinin temel kavramlarına bakışını ortaya koyan eser Türkçe’deki sosyoloji kitaplığının temel eserlerinden biri olmaya namzet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder