17 Mayıs 2021 Pazartesi

İlim amelin, amel de ilmin gereği

 İslam dünyasının önde gelen düşünürlerinden biri sayabileceğimiz Faslı dil, mantık ve ahlak felsefecisi Taha Abdurrahman, özellikle Wael b. Hallaq'ın tanıtımıyla son dönemlerde Batı etkisi altındaki dünyada da ön plana çıktı. O, çağdaş Arap entelektüellerin (sözgelimi Hasan Hanefi, Muhammed Cabiri, Muhammed Arkun gibi isimlerin) İslam düşünce geleneğiyle bir şekilde kurmaya çalıştıkları ilişkilerin başarısızlıklarının ve İslam dünyasında yaşanan birtakım yapısal ve entelektüel sorunların sebeplerinin modernliğe yönelik taklitçi ilgiden kaynaklandığını ileri sürerek tartışma masasını tersine çeviren bir fikri istikamet önerir. Ona göre Müslümanların yaşadığı sorunların tamamı İslam'dan değil, dış etken ve güçler sebebiyledir; dahası Müslümanların Batılı bilgi biçimlerine olan taklitçi bağımlılığı da bu sorunların katmerlenmesini getirir.

Taha Abdurrahman'ın Türkçe'ye "Amel Sorunsalı: Bilim ve Düşüncenin Pratik Temelleri Üzerine Bir Araştırma" adıyla çevrilmiş kitabı onun soyut evrenselciliği, moderniteyi, bilimciliği, küreselleşmeciliği, biyoteknoloji alanındaki gelişmeleri, rasyonalizm ve sekülarizmle özdeşleşen yaklaşımları eleştiren bir bakış açısı geliştiriyor. Taha Abdurrahman'ın kitabının ana konusunu Yaradan'a kulluk eden ve yaratılanlar üzerinde efendilik taslamayan amel oluşturur. Taha Abdurrahman için amel kelimesi sadece ibadetlerle ilişkili davranışları ifade etmez; o her türlü iş, tutum, davranış, üretim, hareket, etkinlik, uygulama, fiiliyata geçirme yahut gerçekleştirmeyi de amel olarak niteler. Ameli çok katmanlı ve birçok farklı yönden irdeleyen Abdurrahman, İslami ve Batılı amel anlayışlarını mukayese de eder. İslami açıdan kast ettiği amel kavramını içeriklendirmek amacıyla İslami dolaşım (tedavül) alanını bu zaviyeden tekrar inşa etmeye çalışan Abdurrahman, İslami alanın "ilim-amel ilişkisini tanımlayan ilkeler" olduğu konusunda ısrar eder. (Tedavül kavramı, kültür kavramından daha özel bir anlama sahiptir Abdurrahman'ın felsefi lügatinde. Ona göre her tedavülde olan kültüreldir, lakin her kültürel öge tedavülde olmayabilir. Bu noktada kültürün pratik karaktere bürünmemiş, birikerek teşekkül etmemiş ve tarihe mal olmamış unsurlar içerebileceği üzerinde hassaten durur.) Bu ilkelerden ilki amelin değerini önceler. Böylelikle herhangi bir amele istinat etmeyen birtakım sözler kolayca tartışma dışı bırakılabilir.

Bilginin kullanımı

İkinci ilke ise bilginin kullanımını içerir. Kişinin amel edeceği bilgiyi öğrenmesi ve elde ettiği bilgiyle amel edinceye kadar başka bir bilginin peşinde koşmamasını içerir bu ilke. Üçüncü ilke ise faydalı bilgi ilkesidir. Bu ilkeyle de kişinin ancak kendisiyle amel işleyebileceği bilgiyle ilgilenmesini kasteder. Bu noktada İmam Gazzali'nin "Amelsiz bilgi delilik; bilgisiz amel imkânsızlıktır" sözüne atıf yapmayı ihmal etmeyen Taha Abdurrahman, tarih boyunca birçok felsefi tartışmayı tetiklemiş "ilim-amel karşıtlığı" görüşünün Grek felsefesi kaynaklı olduğunu belirterek İslami alanda amelin bilginin, düşüncenin ya da teorinin bir şartı olduğunun altını çizer; üstelik "Allah bildiğiyle amel eden kimseyi bilmediğine varis kılar" hadis-i şerifine işaret ederek amelin kişiye, kendi kazandığı bilginin ötesinde başka bir bilgiye de mirasçı yapacağını belirtir. Arapça'da 'ilim' ve 'amel' kelimelerinin aynı harflerden ('ayn/ lâm/mîm) kaynaklandığını, bu iki kelimenin sözkonusu harflerin altı kombinasyonundan ikisini oluşturduğunu vurgulayan Abdurrahman, ilmi amelin, ameli de ilmin gereği olarak görür.

Bu kavrayış çerçevesinde klasik İslam felsefesine, akılcılığa, modern ahlak felsefelerine, liberalizm, sosyalizm, küreselleşme, sekülarizm vb. konulara dair eleştirilerini sıralayan Taha Abdurrahman'ın entelektüel ufkunu yansıtan bir çalışma neticede Amel Sorunsalı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder