25 Aralık 2022 Pazar

Evren, hayat ve barış yurdu

 Sarah Jane Booth Eski İngiltere başbakanı Tony Blair'in eşinin küçük kız kardeşi olarak 1967'de Kuzey Londra'da doğdu. Annesi Yahudi babası Katolik'ti. Londra Sahne Sanatları Akademisi'nde tamamladığı aktrislik eğitimi sebebiyle bir süre çeşitli tiyatro topluluklarıyla Avrupa'yı turladı. 1997'de ise gazeteciliğe başladı. Dört yıl boyunca New Statesman'da yazarlık yaptı. ABD ve İngiltere öncülüğünde Irak'a açılan savaşa karşı Irak Savaşı Karşıtı Koalisyon sözcülüğünün ardından 2008'de 46 aktivistle birlikte Gazze ablukasını kırmak ve Gazze'deki güç durum altındaki çocuklara yardım amacıyla gemiyle yola çıktı. Hem Mısır hem İsrail, Booth'un girişine izin vermedi. Gazze ablukasını eleştirmek için "bugün dünyadaki en büyük toplama kampı" nitelemesini yapan Booth için HAMAS lideri İsmail Haniye VIP pasaport verdi. Defalarca Filistin'e gitti. Filistin'e ilk gidişinden birkaç yıl sonra kamuoyuna İslam'a girdiğini ve isminin "Lauren" olduğunu açıkladı.

Müslümanlığı anlattı

Müslüman olduktan sonra İngiltere'de hazırladığı tek kişilik gösteri ile Müslümanlığı anlatan Booth, Türkiye'de çalışan bir Müslümanla evlendi. İslam'ı seçmesinin sebebini ""Önceden, İslam benim yaşam planlarım arasında değildi ve asla düşünmemiştim. Ancak şimdi baktığımda 10 sene olmuş Müslüman olalı. Müslümanlarla çalışmaya başladığımda, ne kadar nezaket sahibi ve sabırlı olduklarını gördüm. Bende bir şeylerin eksik olduğunu hissettim. Bir ramazan ayında bir geceyi camide geçirdim, ertesi sabah olduğunda Allah'a iman ettim ve Hazreti Muhammed'in son peygamber olduğuna inandım. İşte benim hayatım o gün başladı" diye açıklayan Lauren Booth'un 2012'de Amerika Müslüman Hukuk Fonu için ABD'de yaptığı bir konuşma dizisi sırasında oluşan bir anı kitabı yazma fikrinin somutlaşmış hali Barış Yurduna Doğru.

Kitabında anlattığı hayatın Batılı anlamda bir pembe dizi olarak başladığını, bir süreliğine parlak bir romantik komedi olarak ilerlediğini belirten Booth ana rahminde mezara her kısa yolculuğun aynı, yani bir anlam arayışı olduğunun ortaya çıkmasıyla sonuçlandığını belirtiyor.

38 yaşına kadar pratik bir hayat şekli olan İslam'ın kendisi için tamamen bilinemez bir şey olduğunu belirten Booth, Batı Şeria'yı dolaşıp İngiliz gazeteleri için haberler yaparken, İşgal Altındaki Topraklardan bir hikâye çıkarma uğraşı esnasındaki gazetecilik görgü kuralları hakkındaki bilgisizliğinin kendisi için hem bir risk hem de nimet olduğunu ifade ederek "Tanıştığım Müslümanlar, bu kadar baskıcı koşullar altında yaşarken beni öfkeden sakin düşünceye ve umuda yönlendirmeye çalıştılar. Kaçınılmaz olarak, Müslümanların yol gösterici kitabı olan Kur'an-ı Kerim'i aldım. İşte o zaman hayat, evren ve her şey hakkında bildiğimi sandığım her şey alt üst oldu" satırlarını yazıyor.

Lauren Booth, doğumundan Filistin'deki aktivist çalışmalarına ve Müslüman oluşuna, dahası hac yolculuğuna kadar hatıralarını aktarıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder