7 Ekim 2023 Cumartesi

Modern kültüre kalan romantik miras

 Avrupa'da on yedinci ve on sekizinci yüzyılları hareketlendiren Aydınlanmacılığın rakibi olarak görülür romantizm. Aynı zamanda Aydınlanmacılığın karşıtı olarak da kodlanır. Birbirini izlemekten başka aralarında herhangi bir simetri olduğu kuşkuludur elbette. Hatta tek bir aydınlanma(cılık) olmadığı gibi tek bir romantizm olduğu da kuşkuludur. Bu yargıya elbette romantiklerin en romantiği kadar tutkuya tutkuyla bağlı, onlar kadar hayal gücünü yücelten aydınlanma filozoflarının var olduğu gösterilerek rahatça ulaşılabilir. Romantizm denince kimilerinin onun babası addettiği Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kökenleri gibi eserleri ve Fransız Devrimi üstündeki etkileri akla gelir. Onu hem sıkı bir aydınlanmacı hem de aydınlanma ilkelerini yerle yeksan biri olarak görmek mümkündür.

Bir fikir kümesinin birleştirilerek topluca romantizm olarak adlandırılmasını aşırı buluyor Peter Gay. 'Romantikler Neden Önemlidir?' başlığıyla Türkçe'ye çevrilen eserinde Amerikalı (Almanya doğumlu) Tarih Profesörü Gay, Schiller gibi erken dönem romantikler hakkında yazdığı makalelerle itibar kazanmış ünlü filozof ve fikir tarihçisi Arthur O. Lovejoy'un 1923'teki bir konuşmasında yaptığı iki öneriden ikincisini takip etmeye çalışıyor. Lovejoy'un romantizmin fazlasıyla tıkış tıkış bir kolektif ifade olduğu, bu ifadeyi çoğullaştırmanın, yani romantizmler demenin çok incelikli olmasa da pratik yararı olduğu uyarı ve önerisini dikkate alan Peter Gay, romantizmler ifadesini romantizm olarak adlandırılan hareketin anlamlarının tartışılmasını da çok yararlı buluyor.

Romantiklerin Aydınlanma'nın dine duyduğu katıksız nefreti dayanılmaz addettiğini yazan Peter Gay, Novalis'in on sekizinci yüzyıl filozoflarını eleştirirken "Evrenin ebedi yaratıcı müziğini devasa bir değirmenin tekdüze takırtısına dönüştürdüler" cümlesini kurduğunu belirtiyor. Friderich Schlegel'in 1803'teki Fransa ziyareti esnasında her yerde gördüğü dinsizlikten tiksindiğini ve Paris'i "modern Sodom" olarak adlandırdığını kaydeden Gay, Alman romantiklerinin desteklediği bu görüşün sadece onlara özgü olmadığını da ifade ediyor.

Barışın kaynağı

Friedrich Schelegel, Friedrich Hölderlin, Novalis gibi Alman romantiklerinden oluşan küçük bir grubun modern sekülerizmi küçümseyici bir tutumla reddettiklerini belirten Gay, onların nasıl tanımlanırsa tanımlansın Tanrı'ya imanın komşular arasındaki iyi niyetin ve milletler arasındaki barışın kaynağı olduğunu savunduklarını vurguluyor. Alman romantikler için hangi biçim altında görülürse görülsün dinin tek bir niteliğe dayandığını, bunu da Hölderlin'in "Özünde bütün dinler şiirseldir" sözleriyle ifade ettiğini aktarıyor. Peter Gay, romantizmin dine bakışının kısa ve etkileyici bir özetini görüyor Hölderlin'in sözünde.

Kitabında farklı alanların bireyselliğini es geçmeden, onları küçümsemeden bir genelleme yapmaya çalışan Peter Gay, romantizmlerin şaşırtıcı ölçüde uzun ömür sürdüklerini söyleyerek Kandinsky'nin 1925'te "Bugün yeni bir nesnellik olacaksa, bırakınız yeni bir romantizm de olsun; sanatın anlamı ve içeriği romantizmdir" şeklinde yazdığını aktarıyor.

Resimden edebiyata, müzikten mimariye, 18. yüzyıldan 20. yüzyıla Schlegel, Hölderlin, Novalis, Beethoven, Wilde, Balzac, Stendhal, Stravinsky, Maleviç gibi birçok ismin yer aldığı eserinde Peter Gay, modern kültürdeki romantik mirası keskin bir değerlendirmeye tabi tutarak asırlık gelenekleri sorgulatanın bu mirasın ta kendisi olduğunun altını çiziyor.


1 yorum:

  1. Romantizmin Ayndınlanma ile olan karşıtlığında terazinin en ortasındayken hissedilen çekim güçlerinin cazibelerini dile getirmek için çok manidar bir ifade-inci eleğinize takılmış. "Evrenin ebedi yaratıcı müziğini devasa bir değirmenin tekdüze takırtısına dönüştürdüler"
    Ebedi muziğin kendisini tekdüze takırtıya dönüştürebilen şeyin de (cosmos, logos, akıl, düzen vs. ismi neyse artık) o şarkının kendisi olduğunu kalbinde duyan fakat anlatamayan aydın ile bunu zaten bilen fakat anlatmanın kendisinin bir şarkı, türkü olduğunu aydına duyuramayan romantiğin Tom and Jerry hikayesi Aydınlanma ve Romantizm'in iletişimi/ilteişimsizliği. Bir başka zikrettiğin manidar şair Hölderlin'den. "Özünde bütün dinler şiirseldir" Öyle der Romantik. "Özünde bütün şiirler ilahidir" Öyle der Aşık. "Özünde bütün ve özün kendisi akılsaldır (ilahi, dilsel, politik ahengi vs. farketmez)" Öyle der bazıları. Matematiğin kendisiyle şarkı gibi, şiir gibi, melek gibi, peri gibi konuşamadığımız zaman, yani bu tekdüze takırtıyla kendimiz muzik yapmaya başlayıp, ezgiye alışık romantiğin kulağını, kalbini cezbetmediğimiz zaman, kendi boşluğumuzda yankı arayan melodileri seyreder dururuz. Sesler dile(gönüle) gelir. Ama yazı? Ama sayı? Gözlerle nasıl dinlesin insan? Öğrenebilir mi bunu? Unutmuş olmasın peki? Görünenin, işaretlerin sesleri mi vardı eskiden yoksa? Alametler dedikleri, gizli bi "anlamdan" ziyade apaçık ortak duyulan bi ses miydi yoksa? Şimdilerde ses seda çıkmıyor, görünenden. E en temelinde bir körle sağırın evliliği gibi değil midir bu aydının ve romantiğin hali? Peki bu çifti kim nasıl dansa davet edebilir? Eleğinize sağlık.

    YanıtlaSil