9 Eylül 2016 Cuma

İktidar: Gönüllü riayeti garantileme

İktidar sıradan, yani bireysel/öznel anlamda sürekli başkalarına yönelttiğimiz etkiler ve başkalarınca bize yöneltilmiş etkiler olarak görülse de kurumsal/teknik anlamıyla iktidar daha dar olarak “Birinin bir başkasına bir şeyi yaptırması” olarak özetlenebilir. Ve böylelikle tek taraflı, tek boyutlu ve tek biçimli bir iktidar kavramı elde ederiz.
İktidar kavramı siyaset bilimi ve sosyolojisinin en merkezi kavramlarından biridir aynı zamanda. Birbirinden oldukça farklı kavramlaştırılma biçimleri var iktidarın.
Amerikalı sosyolog ve siyaset bilimci Steven Lukes’un bu kavramın analizi yapılırken başvurulması gerekli teorik çerçeveyi belirlemeye gayret gösterdiği kitabı “İktidar” bu alanda vazgeçilmez önemse sahip eserlerden biri. Steven Lukes, kitabının Amerikan siyaset bilimcileri ile sosyologları arasındaki bir tartışma bağlamına yapılmış bir katkı olarak görse de kitabı kolay kolay eskimeyecek bir içeriğe sahip. Amerikan siyaset bilimcileri ile sosyologları arasındaki tartışma bağlamına yön veren soruları şöyle aktarıyor Lukes: “iktidarın teorik olarak nasıl tasavvur edileceği, ampirik olarak da nasıl inceleneceği... Amerikan siyasetinin nasıl -yönetici seçkinlerin tahakkümü altında mı, yoksa çoğulcu demokrasi olarak mı- tarif edileceği...”
Lukes’un bu tartışma bağlamına yaptığı en temel katkı “gerek geçmişte gerekse bugün, iktidarı dar değil geniş kapsamlı -bir veya iki boyutlu değil, üç boyutlu olarak- tasavvur etmemiz ve iktidarın en az gözlemlenebilen yönlerine odaklanmamız gerektiği ve sahiden de iktidarın en etkili olduğu anların en az gözlemlenebilir anlar olduğu yönünde.”
İktidarın kendisini en çok gizlediği, en çok belirsizleştirdiği, izlerini sildiği anlarda, yani toplumsal düzeyde bir nevi “gönüllü kulluk/gönüllü tabiiyet” anlarında en etkin olduğunu düşünmeyi öneriyor Lukes. İktidarsızlık ile tahakküm ve bu ikisi arasındaki ilişkilere dair meseleler, kitabın katkı sunduğu tartışmanın merkezi izlekleri arasında.
Lukes’un teorisi iktidarın üç farklı şekilde uygulandığını iddia ediyor: karar verici iktidar, karar-verici-olmayan-iktidar ve ideolojik iktidar. Karar-verici iktidar belki bunlar arasında en kamusal olan boyut. İktidarın bu boyunun analizi siyasal eylem vasıtasıyla siyasa tercihlerine odaklanır. Karar verici olmayan iktidar boyutu ise “meşru” kamusal ortamlar için kabul edilemez olan tartışmalar için bir ajanda koyutlar. Sözgelimi ABD’de sosyalizmin değerine değgin yürütülen tartışma mevzuları bu türdendir. Bu boyutu tartışmak analizi yürütene,  gözlemlenebilir ihtilafların hem faal hem de potansiyel yayılımını değerlendirmesine fırsat verir. İdeolojik iktidar ise insanların fikir ve arzuları üzerinde işler. Onları kendi özçıkarları aleyhine tavır almaya sevk eder. Lukes iktidarın tam bir eleştirisinin hem öznel hem de nesnel istemlerin politik süreç tarafından dışsallaştırılıp taşınmasını ele almaktan geçtiğini iddia eder.  Lukes, böylelikle, iktidar kavramına tek boyutlu ve iki boyutlu yaklaşımları yıpratarak kendi radikal yaklaşımı olan üç boyutlu iktidara dikkat çeker.
“Tahakküm olarak iktidar”, “yanlış bilinç”, “gönüllü riayet” kavramları ve özellikle Fransız düşünce tarihçisi Michel Foucault’nun düşünceleri üzerine kaleme alınmış görünen ikinci bölümdeki analizler Lukes’un kitabının değerini bir kat daha artırıyor. Foucault’un düşüncelerini “gönüllü riayeti garantileme” gibi temelde tam bir iktidar yordamı olan konuyu irdeleyerek uygulamalı inceleyen Lukes’un kitabı iktidar kavramına dair taşıdığımız bütün fikirleri yeniden tartışmamız gerektiğini bize hatırlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder