10 Ekim 2016 Pazartesi

Toplumu anlatmak toplumun işi

Herhangi bir konuda söz söyleme tekelinin tamamen o alanın uzmanı olarak ortaya çıkan ya da bunu iddia eden kişilere tevdi edildiği bir çağda yaşadığımız söylenebilir. Sık sık tarihi konuları tarihçilere, sağlık meselelerini tıpçılara, duygusal sorunlarımızı psikologlara, ekonomik sıkıntılarımızla ilgili görüş belirtme yetkisini iktisatçılara bırakmamız gerektiği hatırlatılır bize.
Sözgelimi siyasal bilimlerde yöntem dersi verdiğini belirten “uzman”lar yapılacak seçimlere dair makul olmayan öndeyi, öngörü ve önkestirimlerde bulunabilir; o uzmanın bu tahminleri tamamen yanlışlansa bile ‘uzman’ın uzmanlığına halel gelmez. Ya da en küçük toplumsal sorunda bile hemence bir sosyal bilimci konuşturulur, o sorunun sosyolojik, etnik, iktisadi, tarihsel ve toplumsal sebep ve saikleri büyük teoriler eşliğinde ele alınır. Tikel olaylar mümkün olduğunca genele şamil kılınmaya çalışılır, genele şamil olanın ise tikeldeki payı nedense hiç görülmez.
Özellikle müzik ve sanat sosyolojilerine önemli katkılar yapmış ABD’li bir sosyolog Howard S. Becker. İlgilendiği konular arasında sosyolojik yazım stilleri ve metodolojileri de yer alan Becker’in ismi, Erving Goffman, Anselm Strauus’la birlikte ikinci Chicago Sosyoloji Okulu içinde anılır. Becker de Goffman gibi sık sık “sembolik etkileşimci” olarak nitelense de Becker kendini bu yöntemle sınırlamak istemez pek.
Bilgi üretiminin parçası
Becker’in Toplumu Anlatmak adıyla Türkçe’ye çevrilmiş eserinde esasen savunduğu temel görüş oldukça sade ve anlaşılırdır. Toplumu anlatmak sadece sosyal bilimcilerin tekelinde olan bir uğraş değildir. Romanlar, filmler, fotoğraflar, haritalar ve hatta matematiksel modeller bile topluma ilişkin bir bilgi üretmenin ve bunu paylaşmanın etkili araçları olabilir. Toplumu anlamak ve anlatmakta sosyal bilimler tek yol ve tek seçenek değildir yani. Herkes yaşadığını “bilimsel” dille olmasa bile anlatabilir ve bu anlatım da bilgi üretiminin bir parçasıdır.
Becker kitabında bu temel tezi açıklamak üzere birçok örnek de verir. Verdiği örnekler arasında  Walker Evans’ın fotoğrafları, George Bernard Shaw’un oyunları, Jane Austen’ın ve Italo Calvino’nun romanları ve Erving Goffman’ın çalışmaları da yer alır. Toplumu topluma anlatmanın farklı yolları etrafında ördüğü sevimli ve kıvrak diliyle Becker sadece sosyal bilimciler için değil, toplum hakkında bir şeyleri farklı biçimde söylemek isteyen herkes için zihin açıcı bir kılavuz ortaya çıkarıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder