6 Eylül 2017 Çarşamba

Konya'yı kim tahrip etti?

İbrahim Hakkı Konyalı’nın zihinlerimize yerleştirdiği bir klişedir bu: Konya’nın tarihi kimliğini oluşturan mimari doku 1905 ila 1945 yılları arasında tahrip edilmiştir.
Merhum tarihçimizin bu tespiti elbette doğrudur.
1905 ila 1945 yılları arasında Konya’nın tarihi mimari dokusu büyük çaplı bir tahribata uğramıştır.
Ama bu tahribatın illa Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanmadığını, sadece bürokratik bazı uygulamalar neticesi olmadığını da kabul etmek gerekir.
Yani Konya’nın tarihi mimari dokusunu mahveden unsurlar arasında Konya ahalisini de en başta saymak gerekir.
Belediyeler, resmi kurum ve kuruluşlar ahalinin ardından gelirler işin doğrusu.
Belediyeler demişken sadece Cumhuriyet dönemi belediyelerini değil, Cumhuriyet öncesi, Osmanlı devletinin son dönemlerindeki beledi uygulamaları da düşünmek gerekir.
Sözgelimi 1907’de dönemin Konya Belediyesi, Alaaddin Tepesi’ni bahçe yapıp pazarlamak gayesiyle bir takım işlere girişmiş, Konya Müze-i Humayun yetkililerinin vaziyeti payitahta, Sultan II. Abdülhamid’e bildirmeleri neticesi Konya vilayetine gelen kesin emirle bu uygulamalar durdurulmuştur.
O dönem tepede girişilen beledi uygulamalardan en büyük hasarı Alaaddin Camii ve Kılıçarslan Köşkü’nün aldığını da vurgulayalım.
Bütün bunlar böyledir elbette, lakin 1945 sonrası da durmamıştır yerel idarecilerimiz.
Özellikle Demokrat Parti döneminde Konya’da kaybedilen birçok tarihi eser vardır.
İçimizi en çok acıtanları ise Küçük Karatay Medresesi’nin 27 Mayıs darbesi öncesi 1960’ta Ankara Caddesi’nin açılması bahanesiyle yıktırılması ile 1953-57 arasında Mevlana Türbesi etrafındaki muvakkithane, Abid Çelebi Hamamı ile imarethanenin yine yol bahanesiyle ortadan kaldırılmasıdır.
Konya tarihi şehir merkezindeki hemen her park yerinin, her yeşil alanın öncesinde tarihi bir eserin varolduğunu da buna eklemeli.
1924 yılında Konyalı’nın şahadetiyle dinamit marifetiyle havaya uçurulan Şerefeddin Türbesi, Ulvi Sultan Mescidi ve Türbesi, Ziyaiyye Medresesi (ki Selçuklu’nun Uluğ Sultanı Alaeddin Keykubad döneminde burada Ziya Hankahı yer almaktadır), Şems Parkı’nın yerine yapıldığı mezarlık, Aziziye Camii’nin doğusundaki küçümen park yerinin yerini aldığı Selçuklu Mezarlığı hep buna örnektir.
Neyse ki günümüzde, bazen yanlış yapsalar da, Büyükşehir Belediyesi birçok tarihi eserimizi onarmakta, geleceğe aktarılmasında büyük rol oynamaktadırlar.
Ulvi Sultan Mescidi ve Türbesi’nin rekreasyon yöntemiyle yeniden inşa edilecek olmasına da seviniyoruz doğrusu.
İnşallah Kadı İzzeddin’in türbesi de onarılır.
Böylece dönemin Konya’sında Moğol istilasına direnmiş Emir Şerefeddin, Kadı İzzeddin gibi devlet adamları ile yine direnenlere ilim ve irfan desteğinde bulunmuş Ulvi Sultan gibi hazretlerin hatıralarına gereken saygıyı göstermiş oluruz.
Günümüz istilacılarına bu topraklardan verilecek en güzel cevap da sanırım bu azizlerin hatıralarının gelecek kuşaklara aktarılması olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder