24 Şubat 2018 Cumartesi

Siyasal zamirler

Konya’nın siyasal zamirleri

İnsanı “zoon politikon” (siyasal canlı) olarak niteleyen Aristoteles’e göre haklı ve haksızı buluşturan, onların aralarındaki sorunu müzakere etmelerini sağlayan “söz”e sadece insan sahip olduğu için durum böyledir. Hayvanlar ise sadece acıyı ve hazzı dile getiren sese sahiptirler. Bu anlamda söz sahibi olmanın ya da bir söze ortak olabilmenin siyasete katılım konusunda ilk şart olduğu ileri sürülebilir. Siyasete katılımın ikinci şartını ise yine yüzyıllar önce Aristoteles’in hocası Platon belirlemişti: “zaman”a sahip olmak ve siyasalın üretildiği “mekan”da bulunabilmek. Dönemin Atina’sındaki senato toplantılarına uzakta olmaları ve yeterli zamanları olmaması sebebiyle katılamayan işçileri örnek veriyordu Platon.
 Siyasal alandaki namevcudiyetlerine karşın yine de siyaset içinde yer aldıklarını söyleyebileceğimiz öznelere “siyasal zamir” diyoruz. Meri siyasal süreçlere aktif olarak katılmamalarına karşın, bu süreçlere katılanlar üzerindeki söz hakları ve bu haklarını kullanmaya yeterli zaman ve mekanları olması hasebiyle siyasal zamirlerin de siyasal süreçlerin görünmez kahramanları olarak görülmeleri gerekir.
Peki, Konya’da tanımladığımız biçimde siyasal zamirler var mıdır? Bu figürlerin –eğer varlarsa- Konya yerel siyasetinin gelişimi bakımından önemi nedir? Açıktır ki siyasal sürece katılımları teoride öngörülmüş bürokrasi, STK vb. kurum ve kuruluşların siyasal alandaki varlıklarını bizim adlandırmayı tercih ettiğimiz şekilde bir sıfatla anmak mümkün değildir. Bürokrasinin de STK’ların da en azından ilgilendikleri alanda “ortak söz”e katkıda bulunmaları, söz söyleme hakkına sahip olmaları yeterince “açık” bir husustur. Böyle bir katkı üretmeyen, haklı ve haksız arasındaki müzakerelerin üretildiği dilde varlık sürmeyen bürokrasinin de STK’ların da varlık sebebi sorgulanır diğer halde. Bizim siyasal zamir olarak nitelediklerimizin ise bu tür bir teoride öngörülmüş siyasal açıklık konumunda olmamaları gerekir. Siyasete girebilmeleri mümkünken, bu imkandan feragat etmiş, ama yine de siyasal süreçler ve siyasi özneler üzerinde bir söz hakkına sahip olmuş kimselerdir siyasal zamirler. Belki aktif olarak siyasal süreçlerde yer almalarını mümkün kılacak zaman ve mekanı bulamadıkları için böyledir durum. Niçin aktif siyasete katılmadıkları konusu tartışmamızın dışındadır anlayacağınız.
 Buraya kadar epey ağdalı, kimine göre de “laf salatası” olarak nitelendirilebilecek teorik mülahazaları son dönemlerde Konya’da yaygınlaşan bazı figürlerin faaliyetlerini daha iyi kavrayabilmek, bu etkinliğin siyasal süreçlere olumlu/olumsuz etkilerini görebilmek için yazdık. Elbette Konya’da da siyasal zamirler var. İsim isim bunları belirleyebilirsiniz. Biz bu isim belirleme işine, söz konusu figürlerin tercihlerine duyduğumuz saygıdan dolayı girişmeyeceğiz. Sözgelimi hem siyasal, hem ekonomik hem de dini açıdan Konya’da son derece etkin bazı isimler vardır, ama onları asla aktif siyaset içinde göremezsiniz. Her üç alanda da söz sahibidirler, sözlerini dinletirler; konuştukları zaman, ilgiyle söylediklerine kulak verilir. Konya yerel siyasetinin şekillenmesindeki rolleri de sanıldığından daha fazladır bu zamirlerin. İleride de simalarını siyasal süreçlerde göremeyeceğiz bu zamirlerin ama sözleri hep etkin olmayı sürdürecek. (Konya Pusula Gazetesi, 18 Ocak 2015) 

Siyasal zamirler ve onların gölgeleri 

 Siyasal alandaki namevcudiyetlerine karşın yine de siyaset içinde yer aldıklarını söyleyebileceğimiz öznelere “siyasal zamir” demiştik.Bu “özne”leri illa tüzel ya da gerçek kişi olarak düşünmek zorunda değiliz.Sözgelimi İslamcılık Türk siyasi sistemi içinde yasal siyaset imkânından mahrum bir siyasi akımdır. Hatta bir ara İslamcılığın Türk siyasi sistemi içinde “namevcudiyetiyle mevcut” olmasından kaynaklanan “kuşdili” sorunlarını dile getirmiştim.“Kuşdili” merhum Erbakan hocamızın en gözde metaforlarından biriydi. O “Milli Görüş” dediğinde anlaşılması gerekeni anlaması gerekenler anlıyorlardı.Sermaye, siyaset, din, aşiret ve akrabalık bağları da benzer siyasal zamirlerin üretildiği maden ocakları gibidir.Siyasal alandan siyasal zamirlerin çıkması istisnai bir durum değildir. Genelde eski siyasetçi olarak adlandırdığımız zevat, aktif siyaset içinde olmamalarına karşın siyaseti yönlendirmek için gölgelerini kullanabilirler. Bunun için illa siyaseten yasaklı olmaları da gerekmez. Yasaklı durumda olmaları ise onların bu tür bir “söz hakkı”nı kendilerinde bulmalarını kolaylaştırır. Sözgelimi 1983-88 arasının meşhur “bir bilen”i olarak Süleyman Demirel’in böyle bir siyasal zamir sıfatı o dönem için vardı.Ancak biz bütün bu ihtiraz kayıtlarına karşın, “siyasal zamir” dediğimizde fikir, akım, zümre vb. oluşumları değil, gerçek kişileri kastediyoruz. Sözgelimi İstanbul’un siyasal zamirlerinin menbaı genelde sermaye ve iş çevreleri iken Ankara’nın bürokrasi olduğunu söylüyoruz. Doğu ve Güneydoğu illerinde bu siyasal zamirler “feodal” ilişkilerle ortaya çıkar. Aşiret ağaları, şıhlar bu tür siyasal zamirlerin geleneksel boyutunu oluştururken, eli kanlı PKK terörünün de bu siyasal zamir konumuna sahip birçok kişiyi ortaya çıkardığına şahit oluyoruz. Buraya kadar siyasal zamirler üstünde mekânsal değişimin etkilerini saydık. Bir de zamansal değişimin etkileriyle değişir siyasal zamirler.Dünün siyasal zamirleri ile bugünün siyasal zamirleri arasında bir fark olması gayet beklenebilecek bir durumdur yani. Diğer bölgelerdeki siyasal zamirleri bir yana bırakarak Konya içindeki siyasal zamirlere bakalım. Konya’daki siyasal zamirlerin iki ana kanaldan türediğini görmekteyiz: din ve siyasi ilişkiler. Dini cemaatler, topluluklar içinde o cemaatin y da topluluğun lideri pozisyonundaki zamirin bağlılarından bir kısmını aktif siyasete yönelttiğini, ya da kendiliğinden aktif siyasete yönelmiş bir kısım ihvanını desteklediğini görürüz. Bundan başka bir dönem etkin siyasi roller üstlenmiş isimlerin, tıpkı Demirel’in “ bir bilen” pozisyonu gibi uzlet köşelerinde kendilerinden tavsiye isteyen bağlılarına yardımcı olduklarına şahit oluruz. Bu tür siyasal zamir ilişkilerinde Konya için AK Parti’nin sıkça zikredilmesi normal, ama diğer partileri de ıskalamamak gerekir. Sözgelimi CHP’nin de kuvvetli siyasal zamirler yetiştirmiş köklü bir geleneği vardır. Bakkalbaşı’lar, Ulusan ailesi bu tür siyasal zamirlerin başında gelir. Saadet Partisi cenahında “siyasal zamir”lik artık olağandışı değil, olağan bir durumdur. Milli Görüş geleneğinin bizatihi varlık sebebinin bu tür bir ilişki olduğunu yukarıda vurgulamıştık. AK Parti’de durum nedir peki? Bu soruya cevabı ileriki yazılarda vermeyi arzuluyoruz… (Konya Pusula Gazetesi, 20 Ocak 2015) 

AK Parti’nin siyasal zamirleri 

 Siyasal zamirler mefhumuyla ilgili yazdığımız yazılar büyük ilgi görmüştü. Kendileri aktif siyasette olmadıkları halde etkileri ve ağırlıkları siyasal zeminlerde hissedilen kişilere siyasal zamir demiştik. Siyasal sahnede rol alan birçok figürün bu siyasal zamirlerin gölgesi olduğu da söylenebilirdi bir bakış açısına göre. Ancak bana kalırsa bu bakış açısı kısmen doğru olsa da gerçekliği tam anlamıyla kavramamıza imkan tanımayacak bir deyim yerindeyse kavramsal kabalığa sahip. Ve bu sebeple epey rötuşlanması, üzerinden perdah geçilmesi gerekiyor. Sözgelimi bir dönem merkez ilçelerimizden birine belediye başkanı seçilmiş bir ismin arkasındaki “abi”ye dikkat etmemiz gerektiği söylenmişti. Başkanın “abi”sinin Konya’nın etkin siyasal zamirlerinden olduğuna hiç kuşku yoktu elbette, ancak başkanın tamamen o “abi”nin gölgesi olduğu da söylenemezdi bana kalırsa. Bunu söylemek başkanın kendi iradesi ve kararıyla birçok icraata imza attığını görmemeyi gerektirirdi, yani başkanın da bir “siyasal özne” olduğu gerçeğini inkar etmemize yol açardı. Ki bu iki ismin aralarının daha sonra açıldığı konuşuldu. Asıl ile gölgenin arasının açılması diye bir şey düşünülemeyeceğine göre ya ilkin başkanın “abi”nin gölgesi olduğunu söylemek yanlış olacaktı ya da siyasal zamir kavramlaştırmasının “gölge” tabiriyle yorumlanamayacak bir ilişki türünü işaret ettiğini düşünecektik. Kavramsal inceliklerin, özellikle siyasal zeminlerde ne kadar farklı ve bazen birbirine taban tabana zıt yorumlara yol açabileceğini bilerek, siyasal zamir olarak tabir ettiğimiz şahısların etki alanlarına dikkat kesilmenin daha doğru ve yerinde olacağını düşünüyoruz bu yüzden. Yani daha temkinli davranmak, siyasal zamirlik atfedilebilecek ilişki türlerinin yorumunda daha hakşinas bir tutum belirlemek yerinde olur bana kalırsa. Bu rikkati göstermek aynı zamanda yaşanan olayları yorumlarken gözden kaçırabileceğimiz birçok ince detayı da yakalamamızı sağlar. Konya siyasal zamir geleneği bakımından epey zengin bir siyasi geçmişe sahiptir. Demokrat Parti, Adalet Partisi, CHP, ANAP, MHP gibi partilerin geleneğinde saygı duyulan, ancak kendileri asla siyasete bulaşmamış birçok isim bulabilirsiniz. Konya siyasetinin başat aktörlerinden olan Milli Görüş geleneğindeki partilerin siyasal zamirini ise hepimiz biliyoruz: Ali Güneri. Dönemlerin değişmesiyle siyasal zamirlerden bazılarının yıldızının parladığını, bazılarının ise yıldızının etkisini yitirmeye başladığını önceden vurgulamıştık. Özellikle AK Parti’nin 13 yıllık geçmişinde Konya’da dönem dönem öne çıkan, ama ardından geri çekilen böyle birçok siyasal zamir bulmak mümkün. Diğer parti geleneklerinde siyasal zamirlerin oluşma damarları bu kadar çeşitlilik göstermezken AK Parti’nin daha kuşatıcı, global bir perspektifle hareket etmesinden mütevellit, kaynak itibariyle bir siyasal zamir çoğullaşmasına şahit olduğumuz da bir gerçek. Hatta öyle ki bazen başka partiye oy verdiğini söyleyen isimlerin bile AK Partili siyasal figürler üzerinde bir siyasal zamirlik konumu edindiğine şahit olabilirsiniz. Peki, şu an AK Parti’nin en etkili siyasal zamiri kimdir? Bu soruya inşallah önümüzdeki yazıda bir cevap bulalım. (Konya Pusula Gazetesi, 29 Ocak 2015)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder