7 Kasım 2019 Perşembe

Türklerin 4 bin yıllık kültür tarihi

Kültür genellikle insanların fikir, inanç ve duygu etkinlikleri sonucunda ortaya çıkan değerler bütününü tarif için kullanılır. Bu tarif içinde kültür beşeri bir üretimdir, karmaşık bir bütün olarak görünür, hareket halindeyken yoluna çıkan herkesi de bir şekilde ihata etmeyi başarır. Modern Türk düşünce tarihinin kurucu figürleri arasında önemli bir yere sahip addedebileceğimiz Ziya Gökalp, kültürü “Bir medeniyetin her millette aldığı hususi şekil” sayarak, milli kültürü de “Yalnız bir milletin dinî, ahlakî, aklî, estetik, lisanî, iktisad’i ve fennî hayatlarının ahenkli bir bütünü” olarak niteler. Medeniyet ile kültür arasında yapılan ve büyük ölçüde evrenselliği medeniyete, tikelliği ise kültüre hasreden ayrım çağdaş Türk düşüncesinin handiyse mütearifeleri arasında yer alır. Buna göre bir medeniyet sayısız milletin eseri olabilir. Bu anlamda medeniyetin milliyeti, dini ve coğrafyasının olmadığı da sık sık ileri sürülür. Her medeniyette her milletin ve her kültürün bir katkısı vardır bu ayrımı yapanlara göre, bu yüzden de medeniyet insanlığın ortak mirası iken kültürler her millete özeldir. 
Hunlardan Türkiye Cumhuriyeti’ne, Orhun-Selenge ırmaklarından Tuna Nekri’ne, İtil Nehri’nden Nil Nehri’ne kadar uzanan tarihi-coğrafi geniş alanda Türk tarihini ve kültürünü irdeleyen Hava Selçuk, Türk Kültür Tarihine Dair Notlar adlı kapsamlı eserinde bu coğrafyalarda birden fazla devlet kuran Türklerin dört bin yıllık tarihi serüveninden günümüze kadar gelen, varlığını kaybetmeyen, fakat bazı küçük değişikliklerle mevcudiyetini koruyan kültürel yapıları açığa çıkarmaya çalışıyor. 15 bölümden oluşan kitabında İskitlerden Türkiye ve Türk Cumhuriyetlerine değin bir milleti millet kılan değerler bütününü inceleyen Selçuk, sosyal yapıdan dini hayata, idari yapılar ve geleneklerden nazar inancına, ağaç, su ve yer kültlerine, renkler, alfabeler, takvimler, bayramlar ve ölüm ile ilgili ritüellerden ordu, şehircilik, sayılar, destanlar gibi konulara dek birçok konuyu tarihi süreç içinde ele alıyor. 
Kültür alemleri 
Türklerin içinde yaşadığı ve devlet kurduğu belli başlı kültür alemlerini Avrupa (Batı) kültür alemi, Slav-Rus kültür alemi, İslam kültür alemi, Şark (Doğu) kültür alemi olmak üzere dört kategoride ele alan Selçuk, Türklerin devlet kurduğu coğrafyaları da Uluğ Türkistan, Hazar Bölgesi, Deşt-i Kıpçak, İran bölgesi, Mısır, Hindistan, Balkanlar, Anadolu ve Suriye-Irak bölgesi olarak sıralıyor. Kitabında bu dokuz coğrafyada kurulan tüm Türk devletlerinin adlarına ve hüküm sürdükleri tarih dilimlerine de yer veren Selçuk bu devletlerde geçerliliği sürdüren siyasi hakimiyet telakkilerini ve idari yapıları da ayrı bir bölümde derinlemesine irdeliyor. 
Dili sade ve anlaşılır
Kitabında ağır ve ağdalı bir akademik dil yerine daha sade ve anlaşılabilir bir üslup benimseyen Selçuk, Türk tarih yazımına kaynaklık eden ve aralarında Orhun Abideleri, Codex Cumanicus gibi anıt, sözlük, seyahatname, siyasetname ya da vakayinamenin de bulunduğu onbir eser ile Türk kültür ve tarihine hizmet ettiğini düşündüğü ve aralarında Şeyh Şamil’den Yusuf Akçura’ya, Sultan Galiyev’den Rauf Denktaş’a, Enver Paşa’dan Cengiz Aytmatıv’a ilginç şahsiyetlerin de bulunduğu 14 şahsın hayatı ve faaliyetlerine de kitabında kısa da olsa değiniyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder