20 Nisan 2021 Salı

Kelam kozmolojisinin kökleri ve geleceği

 Klasik İslam düşüncesi içinde kelam disiplini İslam inancına dönük içsel ve dışsal tehditlere karşı inancın savunulması, oluşturulmaya çalışılan çeşitli şüpheleri kesin delillerle izale etmek amacına matuf gelişmiş bir gayret olarak görülebilir. Bir yandan İslam'ın yayılma dönemlerinde Grek, Pers ve Roma gibi eski kültürlerden bakiye kalan ateist, politeist, materyalist felsefi sistemlerden kaynaklı çeşitli konulara değgin akli delillerle İslam akidesini savunan kelamcılar diğer yandan da İslam dininin müntesiplerine sahih bir inanç ve doğru bir istikamet tutmalarında yardımcı olacak ilkeleri geliştirmeye çabalarlar. Kelamcıların bu iki amaca erişmede benimsedikleri yöntemler kiminle ve nasıl bir diyalog kurduklarına bağlı olarak değişir. Eğer muhataplar ateist, politeist, materyalist bir ekole bağlı ise, yani ilhad ehli ise onlarla tartışma zemini genellikle akli çıkarımlar dolayımıyla gerçekleşir. Muhataplar zaten İslam inancından kimselerse bu kez sahih bir inancı dini-nakli referanslarla ortaya koymaya çalışırlar.

Muhatapların savundukları fikirlere göre şekillenen bu tarzda kelam konularının genellikle iki farklı şekilde anlaşıldığını belirtmek gerekir. Genellikle muhatabın ilhad ehlinden olduğu tartışma konularına genel olarak Dakiku'l-Kelam denir; yani atom, hareket-sükûn, zaman-mekân, süreklilik-süreksizlik, boşluk, uzay, nedensellik, birleşme-ayrılma, sıcaklık-soğukluk, ağırlık-hafiflik, renk, tad, koku, ışık, işitme, görme vb. fizik-kozmolojik problemleri akli çıkarımlarla ele alınır ve tartışılır. Elbette bu konuların işlenmesinde kelamcıların asli amacı başta tevhid olmak üzere İslam'ın ana inançlarını akli-mantıki argümanların yanısıra, deney, gözlem ve tecrübe gibi diğer bilgi kaynakları aracılığıyla ispatlamaktır. Kelam disiplini içinde onun değişkenleri olarak görülebilecek bu meseleler ileri derecede bir ihtisas gerektirdiği için "dakik" (derin) ya da latif (ince) konular olarak da nitelendirilmiştir.

Tabiat felsefesi

Kelamın bu konulara yaklaşımının kendiliğinden kelama özel bir tabiat felsefesi ortaya koyduğu da şüphesizdir. Bu tabiat felsefesi doğrultusunda ilk dönem kelamcılarının eserlerinde fizik ve kozmoloji konularına özel bir ihtimam gösterdikleri, bu konulara eserlerinde genişçe yer ayırdıkları da bilinmektedir. Hicri beşinci yüzyıldan itibaren Dakiku'l-Kelam'dan daha çok Celil-ul Kelam konularının daha çok ön plana çıktığını görürüz. Celilu'l-Kelam konuları ise İslam müntesiplerinin inanç sorunlarıdır genelde. Bu değişimdeki saiklerinin büyük bir bölümünün muhatapları oluşturan kitlelerdeki ve problemlerdeki değişim olduğu da şüphesizdir. Müslüman toplumlardaki ilhad hareketleri ve onların oluşturduğu etki azalırken Haşviyye denen kelam ve felsefe karşıtı hareketlerin etkileri yoğunlaşmış, birtakım batıni akımlar doğmuştur. Bu değişim de kendiliğinden kelam kaynaklarına yansımıştır elbette.

Dakiku'l Kelam konularının kelam ilminde tuttuğu yeri ve önemi, alemin hudusu ve Allah'ın varlığını ispatı için kelamcıların geliştirdiği hudus delilleri ve yaratılış modelleri, atomculuk öğretisi, onun antik felsefedeki kökenleri, bu öğretinin eleştirilmesi, nedensellik teorileri, kelam kozmolojisinin bilimle ilişkilerini konu edinen beş bölümden mürettep Dakiku'l-Kelam adlı metin derlemelerinde Ramazan Altıntaş ile Ahmet Mekin Kandemir hem klasik hem de çağdaş dönemde yapılan çeşitli çalışmaları dikkate almışlar. Bu metinlerde Mutezile atomculuğundan Cahiz'in tabiat felsefesine, İbn Hazm'ın kümün ve yaratma teorisinden İbn Meymun'un kelamcıların cevher-araz teorilerine ilişkin yazdığı 12 Mukaddime'nin tercümesine Maturidi ve Nesefi'nin atomcu görüşlerinden Gazzali ve Kuantum Teorisi'ne Big Bang Teorisi ile Yaratılış düşüncesi arasındaki ilişkilerden kelam ve bilim yakınlaşmalarına birçok ilginç konunun yer aldığını zikredelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder