24 Şubat 2023 Cuma

Göç ve oryantalizmin ötekisi

 İnsanların coğrafi ve fiziksel olarak yaşadıkları mekanları, evlerini ve yurtlarını kapsamlı bir şekilde değiştirmelerine "göç" dendiğini biliyoruz. Özellikle Suriye İç Savaşı sonrası Türkiye kamuoyundaki birçok önemli siyasi tartışmada gündeme gelen Suriyeli göçmenler konusundan tutun da başta Afganistan olmak üzere dünyanın diğer birçok çatışma bölgesinde yaşanan insan hareketliliğine varıncaya kadar genellikle savaş sebebiyle can güvenliğinin tehlikede olması dolayısıyla yaşanan göç tipinin "zorunlu göç" olarak tasnif edildiğini de. Doğal afetler sonrası gerçekleşen göçlerin de zorunlu göç kapsamında değerlendirilebileceği düşünülebilir tabii ki. Büyük depremler, kuraklıklar, heyelanlar, yangınlar sonrasında da birçok göç yaşanmıştır. Elbette zorunlu göçlerin yanı sıra eğitim, iş vb. daha iyi hayat koşullarına kavuşabilmek için yapılmış gönüllü göçler de vardır.

Bu türlü tasnifler haricinde iç göç-dış göç, kalıcı ve geçici göç gibi tasnifler de bulunur. Sözgelimi Türk toplumunun 1950 yılında yüzde 25 oranındaki şehirleşmesinin günümüzde handiyse yüzde 90'ların üstüne çıktığını biliyoruz. Kırdan kente iş, eğitim vb. saiklerle gerçekleşen bu değişimin göçler olmaksızın açıklanmasının mümkün olmadığı da ortadadır.

Göç ve edebiyat

Yalnızca siyasal tartışmalarda gözde bir tema olarak değil, sanattan edebiyata iktisattan organize suçlara dek birçok alanda söz konusu edilebilecek merkezi bir tema olarak görülebilecek göç çerçevesinde hazırlanan Tezkire'nin 81. sayısı yayınlandı. Derginin gündem bölümünde yer alan üç yazının ilkinde Yasin Aktay, Türkiye'ye Suriye'den gelen yoğun göçün siyasal ve toplumsal bir değerlendirmesini yapıyor. İnsanın büyük ölçüde doğduğu topraklardan uzaklaşmasıyla gerçek anlamda varoluşsal bir nitelik kazandığını işaret eden Aktay yazısında göçün sorunlarıyla birlikte gelmesine karşın Türkiye'nin göreli gücü, tarihsel ve jeostratejik konumu ve refahıyla ilgili olduğunun da unutulmaması gerektiğini vurguluyor. Gündem kısmında yer alan diğer yazılarda Muhammed Hüküm göç ve edebiyat ilişkisi üstünde yoğunlaşırken Kerim Alptekin de "Kamusal Maneviyat" konusunu işliyor.

Dergide yer alan dokuz araştırma makalesinde göç, göç literatürü, kentleşme, toplumsal hafıza, Yemen Edebiyatı, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi kapsamında yaşanan sorunlar, Venezüela'nın bitmek bilmeyen siyasi sorunları ve Latin Amerika'daki göç sorunu, oryantalizmin bir öteki olarak kurguladığı Doğulu Müslüman kadın imgesi, Fırat Kalkanı bölgesinde uygulanan sosyal politikalar irdeleniyor. Makalelerin sahipleri ise Yahya Aydın, M. Sinan Karabıyık, Şeyma Tamer, Adem Ü. Çatalbaş, Mesut Emre Balcı, Zeynep Badem, Betül Karakoyunlu & Müşerref Yardım, Lala Naghiyeva ve Abdülkadir Sarıbay.

Dergideki söyleşi bölümünde ise Hande Ustamahmut ile Esra Aydemir, Yusuf Adıgüzel'le göçe tarihsel bir perspektifle ele alan bir röportaj gerçekleştirmişler. Söyleşide Adıgüzel, ırkçılığın Türkiye'ye yapılabilecek en büyük ihanet olduğunun altını çiziyor.

Dergide ayrıca kitap incelemeleri, tanıtım ve değiniler de yer alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder