12 Şubat 2023 Pazar

İnsan demek kültür demek

Çağdaş Türk düşüncesinin son büyük mütefekkirlerinden olan Şaban Teoman Duralı 7 Aralık 2021'de vefat etmişti. Özellikle biyoloji felsefesi ve canlılık sorunu etrafında ördüğü Felsefe-Bilim anlayışıyla kendine münhasır ve sistemli bir şekilde felsefi düşünce üreten Duralı'nın çağdaş dünya sistemi ve medeniyeti etrafında da kapsamlı araştırmalar yaptığı, çalışmalar aleme aldığını biliyoruz. Türkiye'de felsefi düşüncenin gelişimine önemli katkılarda bulunan Duralı'nın yaşarken kaleme aldığı eserleri kadar verdiği derslerin kayıtlarının da gün yüzüne çıkması, okuyucusuyla buluşması onun düşünme çabasının vüsatini ortaya çıkaracaktır.

Doğu ve Batı medeniyeti

İstanbul Üniversitesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı başkanlığını üstlenen, felsefe bölümünü kurduğu Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde dekanlık yapan Duralı'nın Kuala Lumpur Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi ve Viyana Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi sıfatıyla dersler vermekle kalmayıp aynı zamanda Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde bir süre görev yaptığını, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan gibi ülkeler başta olmak üzere ABD'den Güney Amerika'ya, Moğolistan'dan Küba'ya, Balkanlar'dan Avrupa ülkelerine kadar birçok ülkeye araştırma gezileri ve seyahatleri olduğunu düşünürsek felsefi macerasının sadece uzmanlık alanı olan biyoloji felsefesiyle sınırlı kalmadığını da görürüz.

Bütünlüklü bir düşünme sistemine sahip olduğunu hemen her eserinde gösteren Duralı'nın Zeytinburnu Kültür Sanat'ta 2015 ila 2018 arasında medeniyetler tarihi üst başlığıyla verdiği ders kayıtlarını bir araya getiren ve Din ve Felsefe-Bilim Açısından Doğu ve Batı Medeniyetleri başlığıyla yayınlanan metinler toplamı Duralı'nın Doğu ve Batı medeniyetlerinin temel özelliklerini, dini düşünce ve felsefe-bilimin ortaya çıkma serüvenleri açısından değerlendirirken canlılığın ortaya çıkışından tutun da coğrafi koşullar ve kültürler muvacehesinde toplumların oluşması, kavim göçlerinin meydana çıkardığı toplumsal fay hatları, kültürden medeniyete geçiş gibi konuları sohbet sıcaklığında okuyucuyla buluşturuyor.

Felsefi sistem

İnsan demenin kültür demek olduğunu, kültürle insanı ayrı bahisler olarak açmanın anlamsızlığını, toplumun kültürden bağımsız bir yapısının olamayacağını vurgulayan Duralı, elbette kendini ait gördüğü kültür ve medeniyetin, yani Türk kültürünün ve İslam medeniyetinin faziletlerine de sıklıkla değiniyor. Ancak, elbette Duralı bunu yaparken ne bu kültür ve medeniyetin meselelerini görmezden gelip diğer kültür ve medeniyetlere karşı onu olumsuz anlamda kayırıyor ne de diğer kültür ve medeniyetlerin faziletlerini büsbütün görmezden geliyor.

Kitapta elbette Duralı'nın kurduğu felsefi sistemin yansımaları fark ediliyor; ancak 3-4 yıl gibi bir süre boyunca katılımcıların da zamanla değiştiği bir ders halkasında verilmiş seminerlerin kayıtlarından kitabı oluşturan metinler toplamının ortaya çıkarılmış olması sistemli bir inşanın da mevcut olmadığı anlamına geliyor. Zaman zaman katılımcıların da sorularına cevap veren Duralı'nın söyleşi mantığı çerçevesinde ifade ettiği görüşlerin onun düşüncelerinin anlaşılmasına katkı verdiği de kuşkusuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder