23 Aralık 2017 Cumartesi

Ayna tuttum yüzüme, düşman göründü!


Fransa'da 18. yüzyılın sonlarında gözde olan sinema öncesi bir teknik phantasmagoria. Bu teknik, seyirciye yarı saydam görünen tül perdelerin üzerine bir slayttan fener ışığının yansıtılmasını içerir. (Kısmen bizdeki perde oyunu olan Hacivat-Karagöz'ün Batı'daki 'yansıması' da denebilir bu tekniğe.) Görüntünün çevresindeki alan karartılır ki yansıtılan figür içeriksiz yüzüyormuş gibi görünsün ve seyirciler kendilerinin figürden ne kadar uzakta olduklarını söyleyemesinler. Theodor W. Adorno ve Walter Benjamin gibi düşünürler 'phantasmagoria'yı, yalnızca sinema öncesi gösterim biçimlerine ve 'hayal perdeleri'ne atıfta bulunmak için değil, ayrıca 'ürünün dış görüntüsü yoluyla üretimin büyülenmesi'ne de göndermede bulunmak için kullanmışlardı.
İMAJLAMA SÜREÇLERİ
Adorno'ya göre 'Bu dış görüntü, varlığın statüsüne ait bir iddia ortaya koyar. Onun kusursuzluğu, aynı zamanda sanat eserinin, dünyayı imaj iddiasında bulunmadan, mutlağın alanı içinde oluşturan bir emsalsiz gerçeklik olarak algılayan yanılsamanın kusursuzluğudur.'
İslami fundemantalizm denen oluşumları ve modern rasyonalizmin sınırlarını karşılaştırmalı politik teoriler alanında inceleyen Roxanne L. Euben, kitabının merkezi tezlerinden birini bu fantazmagorik etkiyle açıklıyor: Akademisyenlerin politikayı incelemek için kullandıkları Aydınlanma sonrası rasyonalist metotlar, aslında, objektif rasyonalizm iddiaları içinde bu tür ?üretim mekanizmaları?nı gizlerken, bir İslam fundemantalizmi imajı yaratmıştır. Euben, fantazmagorik etkinin bu özel gösteriminde gizlenen hayaletin, Batılı akademisyenler ve Batı medyasındaki en yaygın fundemantalizm imajını zihinlerde uyandırdığını iddia eder: İranlıların giydiği çador içinde, baştan ayağa örtülü Müslüman kadın. Bu imaj, İslam fundemantalizminin ne olduğundan çok, Batı tarihi ve tecrübesinden çıkarsanan rasyonalist tasavvur ve varsayımların fundemantalizm anlayışlarını nasıl şekillendirdiğini göstermektedir.
İSLAM FUNDAMENTALİZMİ
Disiplinler arasında gerçekten son derece verimli bir yolculuk yaparak karşılaştırmalı politika felsefesine, politik, sosyal ve eleştirel teoriler; İslam düşüncesi, postyapısalcılık, antropoloji ve Ortadoğu çalışmalarından güçlü bir katkıda bulunuyor Euben.
Modern rasyonalizmin ve irrasyonalizmin kökenlerine dönük bu heyecanlı yolculuk, politika teorisinin diğer (Batı harici!) kültürlerden kaynaklanan meseleleri ele almanın yollarını gösterdiği konusunda ısrarcı.
SOSYAL BİLİMSELLİK
Roxanne Euben, kitabında Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Seyyid Kutup gibi isimlerin eserlerinde yansıdığı şekliyle modern İslam aktivizmini inceliyor ve bu temel politik duruşu, İslam fundemantalizminin hálihazırdaki sosyal bilimsel açıklamalarını hem metodolojik hem de içerik bakımından eleştiriyor. Bunu yaparken sadece bu hareketlere yönelik yorumları değil, o yorumların ortaya çıkmasını sağlayan analitik araçları da ele alıyor.
Euben'in kitabı Türk politikasında da sık sık tartışma konusu olan önyargı, anlayış, kavrayış ve teorize etme girişimlerine; akılcılık, dinsellik, bilimsellik gibi bazı 'büyülü' ve fantazmagorik üretimlere dayalı muhakemelere de son derece eleştirel bir katkı getiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder