23 Mart 2018 Cuma

Hz. Peygamber’in diplomatik faaliyetleri

Farklı siyasi çatılar altında toplumların birbirleriyle kurduğu siyasi, dini, askeri ve kültürel tüm ilişkileri diplomatik ilişkiler olarak adlandırabiliriz. Bu ilişkileri tesis edip düzenleme, aralarında oluşmaları muhtemel kriz ve ihtilafları çözümleme için de genelde ‘elçilik’ diyebileceğimiz kurumlar ihdas edilmiş; bu farklı siyasi birlik ve toplumların aralarındaki çatışmaları savaş ve benzeri araçlarla değil, elçilerin aracılık yaptığı görüşme ve müzakereler yoluyla çözme iradesi de sergilenmiştir.
Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicreti ile Medine’de oluşmaya başlayan ilk İslam devletinin diplomatik teamüllerinin ve bu devletin komşu devletlerle arasında kurulan ilişkileri yürüten siyasi heyet ve elçiliklerin önemi, gerek Hz. Peygamber’in hayatını konu edinen siyer çalışmalarında gerekse İslam devletlerinin diplomasi tarihinde üzerinde pek durulmayan, çalışılmayan bir mesele olarak görülebilir.
Hz. Peygamberin risaletinin başlangıcından Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yıl olan miladi 622’ye kadar geçen süre siyer literatüründe Mekke dönemi olarak anılır. Meke dönemi içinde gerek Mekke toplumunun ağırlıklı nüfusunu teşkil eden Kureyş’in katı ve inatçı tutumu, gerekse diğer kabilelerle kısıtlı temas İslami tebliğin istenen seviyede gelişmesini engellemiştir. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretiyle başlayan Medine Dönemi ile birlikte Medine’de teşkil etmeye başlayan ilk İslam devleti kazandığı siyasi, askeri ve toplumsal başarılarla dikkat çekmiş, Hz. Peygamber Arabistan yarım adasının en ucunda yaşayan kabilelerden Doğu Roma İmparatorluğu’na kadar çok farklı topluluk ve devletlerle rahatça diplomatik ilişkiler kurabilmişti.
Elçilik kurumunun önemi
İslami literatürde sadece Hz. Peygamber’in önderliğinde oluşan toplumsal zaman, “Asr-ı Saadet” olarak adlandırılmış, bu dönem Peygamber sonrası dönemler ve devletler için ‘örnek model’ olarak gösterilmiştir. Asr-ı Saadet döneminin daha iyi anlaşılabilmesi için Hz. Peygamber’in diplomatik faaliyetlerinin de tüm boyutlarında ortaya konulması gerektiğini düşünen tarihçi Mehmet Ali Kapar, ilk İslam devletinin dış siyasetinin temel yapı taşlarını ve komşu Arap kabilelerine karşı izlediği diplomatik yöntemleri tespit için Hz. Peygamber’in dış devlet ve kabilelerle kurduğu ilişkilerde etkin bir rol oynayan elçilik kurumunun iyi bilinmesi gerektiğini düşünüyor. Klasik kaynaklarda Hz. Peygambere gelen heyetlerin sayıları ve geliş tarihleri hakkında çeşitli rivayetler verildiğini belirten Kapar, bu rivayetler arasında bazen ihtilafa düşüldüğünü ve tam bir kronolojik takvim belirlenemediğini de kaydediyor. Konuyu irdeleyen klasik ve modern İslam tarihi çalışmalarında bu tarihlendirme sorununun bütünüyle çözülemediğini gözlemleyen Kapar’ın çalışması bu sorunu gidermeyi amaçlıyor.
Kitabında Hz. Peygamber’in gelen elçilerle yaptığı görüşmeleri ve bu esnadaki tutumunu ayrıntılı olarak inceleyen Kapar, bu görüşmeler neticesinde İslam’a giren kabilelerin İslamlaşmaya etkilerini de analiz ediyor. Hz. Peygamber’in siyerinin az bilinen bir boyutunun bütün veçheleriyle ortaya konması ve İslam’ın yayılmasının tarihinin araştırılması bakımından Kapar’ın çalışması önemli bir boşluğu dolduruyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder