3 Mayıs 2023 Çarşamba

Rousseau ve Mukavele-i İçtimaiyye

 Dönemindeki birçok sima gibi nevi şahsına münhasır, tek boyuta indirgeyerek bakılmaması gereken isimlerden biridir Ahmet Mithat Efendi. Osmanlı'nın son dönemlerinde hem basın-yayın kapitalizmi içinde bir girişimci olarak yer alır hem de ideallerinin peşinden koşan bir kişi olarak halka yönelik çalışmalar yapar. Ebuzziya Tevfik, Ahmet Mithat'ın okurlar için bilgi kaynağı olacak kitaplar -ki bu kitapların büyük kısmı romandır- önemini vurgular. Ahmet Mithat Efendi de "Ben edebi sayılabilecek hiçbir eser yazmadım...edebiyat yapmaya ne vaktim ne de kalemim müsait değildi. Bunun içindir ki haddimi hududumu bildim. Çizmeden yukarı çıkmadım ve edebiyatı Hamitlere Ekremlere bıraktım" şeklinde yazarak bu durumu kabullenir. Hatta nüfusun yüzde doksan dokuzunun kör cehaletten tamamen kurtarılamamış bir toplumda edebî eser vermenin karnını doyuramamış bir kimseye meyve ikram etmek kadar garip olduğunu iddia eder ve o devrin ediplerine, bilhassa şairlerine acıdığını söyler. Vâlâ Nureddin (Vâ-Nû) ile Ahmed Hamdi Tanpınar'ın ise Ahmed Mithat Efendi'yi olumsuz değerlendirdiğini vurgulamak gerekir. Tanpınar ünlü eseri 19. Yüzyılda Türk Edebiyatı'nda Namık Kemal ve onun çizgisindekiler için okuma bir mücadele iken Ahmet Mithat'ta dinlenme ve hülya mesabesine indiğini iddia eder.

Neden rağbet görmedi

Ahmet Mithat Efendi'nin Osmanlıcı, avam ve Abdülhamitçi gören Cumhuriyet elitlerinin kendi ideolojilerinin kurucu figürlerinden biri addettikleri Namık Kemal'i Ahmet Mithat Efendi'nin tam karşısına koyarak değerlendirdikleri, bu itibarla da Ahmet Mithat Efendi'ye rağbet etmedikleri söylenebilir. Ayrıca Servet-i Fünun edebiyatçılarıyla Ahmet Mithat Efendi arasındaki gerilimli ilişkinin de onun yeterince önemsenmemesinde bir rol oynadığı vurgulanabilir.

Hilmi Ziya Ülken'e göre Türk fikir hayatında Batı'nın felsefe problemleri üzerinde Ahmet Mithat Efendi ile birlikte düşünülmeye başlanmıştır. Bunda elbette onun Schopenhauer'ın kötümser felsefesini, Draper'in din ile ilmin çatıştığı yolundaki görüşlerini eleştirmesi ve Buchner'i savunan Bahâ Tevfik ve arkadaşlarına karşı çıkması etkindir. Bütün bunlara rağmen Orhan Okay Hoca Ahmet Mithat Efendi'nin aydınlanma düşüncesine bağlılıkta ve bilgiyi halka yaymada örnek bir düşünce adamı sayıldığına dikkat çeker.

Ahmet Mithat Efendi'nin John William Draper'den tercüme ettiği Nizâ-ı İlm ü Dîn adlı eser gibi Jean-Jacques Rousseau'dan da Mukavele-i İçtimaiyye adıyla yaptığı çeviri vurgulanmalı. Editörlüğünü Prof. Dr. Ali Utku'nun yaptığı Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisinin 79'uncu kitabı olarak yayınlanan eseri Hulusi Ertuğrul Umudum sadeleştirmiş ve yayına hazırlamış. Rousseau'nun orijinal metninin ismi Contrat Social ve buna Namık Kemal'in verdiği karşılık ise Şerait-i İçtimâ. Ahmet Mithat Efendi'nin Contrat Social'ın tefrikalar halinde çevirmesi ve çevirinin tamamlanmaması onun etkisini düşürmüştür elbette. Ama yine de Fransız İhtilali'ne yol açtığı öne sürülen bir metni Türkçe'ye kazandıran Ahmet Mithat Efendi'nin toplumsal, siyasal ve ekonomik bakımlardan da ülkenin gittiği yeri tespite muktedir olduğunu vurgulayalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder