26 Ekim 2015 Pazartesi

Disiplin toplumundan performans toplumuna

Günümüz toplumlarının artık Foucault’un tasvir ettiği hastaneler, tımarhaneler, hapishaneler, kışlalar, fabrikalardan oluşan bir disiplin toplumu değil; fitness salonları, plazalar, bankalar, havaalanları, gen bankaları, AVM’lerden oluşan ‘performans toplumları’ olduğu tespitinde bulunan Byung-Chul Han, bu toplumun sakinlerinin disiplin toplumlarının ‘itaatkar özne’lerinin yerini alan performans özneleri olduğunu ifade ediyor. Performans özneleri, itaatkar öznelerden farklı olarak, kendi kendilerinin müteşebbisidir. Normal ile anormalin mekanlarını ayıran disiplin toplumlarının duvarlarının günümüzde arkaik durduğunu işaret eden Han, disiplin ve kontrol kavramlarının ifade ettiği negativitenin tersine performan öznesinin pozitif bir gerekliliği temellük ettiğini ileri sürer: “Performans öznesi, performansın azamileştirilmesi için mecburi özgürlüğü veya kısıtsız mecburiyeti temellük eder. İş ve performansın ifratı kendini sömürmeyi şiddetlendirir. Bu ise başkalarını sömürmekten daha verimlidir çünkü özgürlük hissiyle birlikte gelir.”
Performans toplumunun üyelerinde yaygınlaşan psişik rahatsızlıkların bu paradoksal özgürlüğün patolojik rahatsızlıkları olduğunu vurgulayan Han, performans toplumlarının son dönemlerde özellikle İtalyan düşünür Roberto Esposito’nun etkisiyle ön plana geçen immünolojik izahata dayalı toplumsal söylemlerin de varolan durumu kavrama noktasında yetersiz kaldığını düşünür. Ona göre immünolojik mantığa dayalı izahat modelleri geride bıraktığımız yüzyılı açıklamakta elverişliyse de duruma dair izahatlarında başarısızlığa yazgılıdır; çünkü bugünkü toplum, bağışıklık (immünity) mantığıyla örgütlenmiş bir bünye ve müdafaa şemasına benzemekten giderek uzaklaşır. Han’a göre, bağışıklık mantığının temel kategorisi “başkalık”tır; bağışıklık, başkalığa karşı verilen bir tepkidir; lakin günümüz performans toplumlarında yabancılık ve başkalık kendisini tüketici reçetesine doğru yumuşatır. Artık başkalık kaybolmuştur. Han’a göre aşırı üretim, aşırı performans veya aşırı iletişimden doğan pozitifliğin gücü artık ‘viral’ değildir; bu sebeple bağışıklık ona erişim sağlayamaz. Artık sadece beden değil, insan varlığının tamamı, engelsiz ve işler durumda bir performans makinesine dönüşür. Performans toplumunun öteki yüzü ise elbette aşırı yorgunluk ve takatsizliktir. Bu psişik durumların immünolojik başkalarının negativitesinin varlığını varsayan bağışıklık reaksiyonları olmadığına dikkat çeken Han, bu sorunların performansın aşırı artışından kaynaklandığını vurgular. Öyle ki, performansın ifrat derecesindeki artışı nefsin de tıkanmasına sebep olur. Performans toplumu yprgun bir toplumdur. Performans toplumundaki yorgunluğun tecrit ve izolasyon dokuyan bir yorgunluk, Alman yazar Peter Handke’nin deyişiyle “bölücü yorgunluk” olduğunu belirten Han, performans toplumunu müteakip gelen toplumun bir yorgunluk toplumu olacağını iddia ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder