17 Haziran 2017 Cumartesi

Cin ayakkabısı ya da Arnavut çarığı!

“Şehri, Arnavut çarığına çevirdiler” dedi bilge kişi. Şaşırdım. Eve dönünce hemen kitap sözlük vb. şeyleri karıştırdım. Eskiler neye Arnavut çarığı derlerdi acaba? Arnavut kaldırımlarını bilirdim ve hatta 1980’li yıllarda Konya’nın bazı sokak ve caddelerinin de bu tarz yapıldığını görmüş, dedemden ve babamdan bununla ilgili yığınla hikâye dinlemiştim de “çarık” meselesini yeni duymuştum. Sahi, bu Arnavut çarığı da ne ola ki?
“Telâfinden, ucu sivri ve kıvrık, püsküllü ve süslü hafif ayakkabı” imiş meğer Arnavut çarığı. Mesela Necip Fazıl Kısakürek’in Babıali kitabında Arif Dino ile Genç Şair (yani Necip Fazıl) arasındaki bir diyalogda şöyle bir cümleye yer verilmiş: “Ben çizmeliyim, sense cin ayakkabısı gibi incecik bir Arnavut çarığı giymektesin!”
Yani Necip Fazıl Kısakürek’in deyişiyle Arnavut çarığı bir nevi bir “cin ayakkabısı”, öyle mi, evet öyle! Peki, şehrin Arnavut çarığına dönmesinin anlamı ne? Bilgeye bunu sonraki bir karşılaşmamızda sordum. Açtı ağzını, yumdu gözünü ve anlattı:
-Evladım, şu şehre bak; bir de hani Ziya Paşa merhumun kâşanelerle dolu olduğunu belirttiği Avrupa şehirlerine, Budapeşte’ye, Viyana’ya, Verona’ya bir bak. Sahi Verona’ya git bak, sizin belediye başkanı bile gitmişti değil mi oraya. Evet, gitmişti. Şu şehrin, şu Konya’nın 13. yüzyılda Selçuklulara başkentlik ettiğine dair bugün bir işaret bulabilir misin? İnce Minareli Medrese, Karatay Medresesi, Mevlana Türbesi falan deme bana. Ellerinden gelse sizin muhafazakârlar oraları da tamir tadilat bahanesiyle yıkıp düzleyip betonlaştırmaya bakarlar. Hâlbuki Oxford Üniversitesi’nin kampüsü 16. yüzyılda nasılsa şimdi de öyle, çivi çakmak bile yasak. Eski Viyana ile yeni Viyana ayrışmış birbirinden. Korumuşlar evladım, korumuşlar kendilerini, geçmişlerini… Size de Arnavut çarığı giydirmişler, cin olup tarih çarpıyorlar sonra da yüzünüze… Selçuklu başkentiymiş! Selçuklular da çok iyi bilirdi ya, asfalt caddelerde fren gıcırdatmayı.
Sustum, bilge konuştukça sustum ve büzüldüm. Söyleyecek söz bulamadım. Sahi Kara Mustafa Hanı’nın tam karşısına, Devrim Ortaokulu ile Hâkimiyet-i Milliye İlkokulu’nun birleşme noktasına yapılacak Milli Eğitim Müdürlüğü İl binası projesinde son durum nedir? Eğer projede kararlıysanız, bilge kişimiz o mıntıkada yer alan geçmişlerinin kemiklerini “nakli kubur” yöntemiyle Akkise sırtlarına götürme niyetinde.
Hele deyin bunu da piri fani bilgemiz atalarının muazzez ruhlarına olan saygısında kusur etmesin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder