14 Şubat 2020 Cuma

Hangi silah türlerine stratejik önem atfedilmeli?

Öteden beri Türkiye’nin dünyanın en zorlu coğrafyalarından birinde, Doğu ve Batı arasında, Avrupa’nın güneydoğu, İslam dünyasının kuzeybatı yakasında, Ortadoğu’da yer alması hasebiyle sahip olduğu jeostratejik öneme binaen bu jeostratejinin kendiliğinden oluşturduğu birtakım tehditlere de maruz kaldığı belirtilir. Ülke olarak içinde bulunduğumuz coğrafyanın şartlarından etkilenmememiz mümkün değil. Terör başta olmak üzere çeşitli konvansiyonel ya da asimetrik tehditlere sürekli maruz kalan Türkiye’nin güvenlik noktasında bölgede en çok saldırıya uğrayan ülkelerden biri olduğu konusunda da hiç kuşku yoktur. Bu şartlar altında Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından birincil önceliklerinden biri haline gelen yerli savunma ve silah sistemlerinin üretilmesi, silahlanmanın sadece askeri bakımından değil, dış politik caydırıcı önlemler bakımından da önemli bir unsura dönüştüğünü gösteriyor.
Yerlilik oranının yüzde 20’lerden yüzde 70’lere çıkması, halen üretime dönük 600’den fazla proje üzerinde çalışılması, yerli imkanlarla üretilen İHA, SİHA, helikopter, uçak, gemi vb. Türkiye’de son yıllarda savunma sanayinin gösterdiği atılıma yöneltti bütün dikkatleri. Stratejik silah kapasitesinin devletlerin savunma ve güvenlik politikalarının temel parametrelerinden biri olduğu öngörüsüyle son derece gelişmiş, karmaşıklık ve çeşitlilik kazanmış silah teknolojileri ortamında ne tür silah teknolojilerine yatırım yapılması, hangi silah türlerine stratejik bir önem atfedilmesi gerektiği sorusuna bir cevap aramak gayesiyle hazırlanan bir kitap Türkiye’nin Stratejik Silah Kapasitesi.


Nükleer silahlar ve yapay zekâ gibi yeni nesil silah teknolojileri haricinde daha konvansiyonel ama stratejik sayılabilecek silah türlerine ağırlık tanınan kitapta Türkiye’nin kendi stratejik silah kapasitesini artırması için kısa ve orta vadede izlemesi gerekli yol haritasına ilişkin çeşitli öneriler de yer alıyor. Strateji silah tercihinin belirlenmesinde ve kapasite artırımında yerli üretimin önemine vurgu yapılan kitapta Türkiye’nin savunma sanayinde gerçekleştirdiği atılım ve aldığı mesafe de değerlendirilerek bundan böyle atılması gerekli adımlar, benimsenmesi gerekli yöntemler de belirlenmeye çalışılıyor. Konu edilen stratejik silahlar itibariyle Türkiye ile bölgesel/küresel aktörler kıyaslanarak Türkiye’nin hangi düzeye eriştiği de ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.
Siyasi analiz odaklı
Kitapta Türkiye’nin stratejik silah kapasitesindeki mevcut konumu araştırılırken teknik ve mühendislik bakış açısından ziyade siyasi analiz odaklı değerlendirmeler benimseniyor. Bu da doğal olarak kitapta dile getirilen tespit, tavsiye ve öngörülerin bir alan bilgisinden çok stratejik bir bakış açısını yansıttığını söylememizi gerektiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder