Hemen hemen bütün önemli eserleri Türkçe’ye çevrilmiş çağdaş bir Fransız felsefeci Gilles Deleuze. Lyotard, Foucault, Derrida ve Lacan ile birlikte 1960’lardan günümüze ileri sürdüğü görüşlerle dikkatleri üstünde toplayanlar arasında. Bu dönem Fransız düşüncesine hâkim temalar sebebiyle gerek muhalifleri gerekse sevenleri tarafından kabaca postyapısalcı/postmodernist olarak adlandırılan kuşağa dahil. Aynı kuşakta yer aldığı bazı isimlerle, sözgelimi Lacan’la polemikleri ve psikanalize karşı, Felix Guattari ile birlikte önerdikleri şizoanalizle gündeme gelen Deleuze’ün Bergson, Spinoza ve Nietszche üçlüsüyle şekillendirdiği okumalarını göz önünde tutmanın onun düşüncelerini tam olarak kavrayabilmek bakımından yeterli olmayacağı iç görüsüyle hazırlanmış bir kitap Deleuze ve Antik Felsefe.
Kitapta yer alan makaleleri derleyen ve Türkçe’ye çeviren
Sadık Erıol Er’in deyişiyle felsefe tarihine dair ilişkisinde “ikircikli bir
tutum” izlemiş Deleuze’ün bir yandan David Hume, Leibniz, Kant, Bergson,
Spinoza ve Nietszche gibi majör addedebileceğimiz isimleri gah olumlayarak gah
olumsuzlayarak anlattığını görürüz. Hume, Bergson, Spinoza ve Nietszche gibi
isimlerde kendi felsefi yaklaşıma yarayacak unsurları, olumlayarak özümseyen
Deleuze’ün Leibniz ve Kant’a karşı kısmen düşümanca bir tutum takındığı da iyi
bilinir.
Kitaba yazdığı sunuş yazısında Deleuze’ün felsefe tarihine
karşı tutumunun onun “boğucu etkisinden” kaçmaya çabalamak ve bu tarihe egemen
olan hattın, yani aşkınlık ve temsil hattının hegemonyasını kırmak olarak
özetlenebileceğini kaydeden Er, bu tavrı sadece “felsefi” değil, aynı zamanda
“siyasal” bir tavır olarak da niteliyor. Deleuze’ün siyasal tavrına uç veren
yaklaşımının antik felsefe ile tarihsel bir bağı da kurduğunu düşünen Er,
Deleuze’ün Platonculuğun ters çevrilmesini basit bir ontoloji meselesi olarak
kabul etmeyip bunu daha çok gücün ahlaki ve politik bölüşümü olarak
değerlendirdiğini kaydediyor.
Deleuze, felsefe tarihine egemen Platonculuğu yıkmak için
temelde Bergson, Spinoza ve Nietszche’ye yaslansa da Aristoteles, Stoa,
Lucretius, Epicuros vb. isimleri de sık sık anar. Özellikle Fark ve Tekrar,
Anlam’ın Mantığı gibi eserlerinde bu isimlere yaptığı atıflar dikkat çeken
Deleuze’ün antik felsefe ile kurduğu bağa bir ışık düşürmeyi amaçlayan kitapta
John Sellars, Daniel W. Smith, A. Jacob Greenstine, Michael J. Bennett, Keith
Ansell-Pearson, Gina Zavota gibi isimlerden yapılmış makale çevirileri yer
alıyor.
Bu makalelerde Plotinos’un Platonculuğuna verilebilecek
Deleuze yanlısı cevaplardan Deleuze’ün felsefe tarihine yaklaşımının
değerlendirilmesine, Deleuze’ün Epikurosçu ilke ve anlayışlar üzerinde
temellenmiş olumlayıcı natüralizminden Deleuze’ün Epikurosçu ve Stoacı kavram,
anlayış ve ilkeleri kendi çalışmalarında nasıl istihdam ettiğine, onun
Aristoteles’i yanlış okumasından Parmenides, Aristoteles ile birlikte
ontolojiye bakışının seyrine kadar önemli sekiz makale yer alıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder