22 Şubat 2014 Cumartesi

‘Çağdaş sanat’ rahatsız eder!

Süreyya Su kitabında, filozof ve sosyologların üzerinde uzlaştığı fikri şöyle özetliyor: “Çağdaş sanatın, tüm değerlerin değersizleşmesine hizmet eden nihilist ve anarşist bir tavrı var.”

Yirminci yüzyılın son çeyreğine damga vuran ve etkileri halen günümüzde de süren felsefi tartışmalar çağdaş sanatı nasıl etkiledi ya da onlardan ne yönde etkilendi? Platon’dan beri, özellikle onun şairleri Cumhuriyet’inden kovma tasavvuru sebebiyle felsefe ve sanat arasında önemli bir gerilim yaşandığı söylenebilir. Aydınlanma düşüncesiyle birlikte bilimsel ve felsefi aklın din ve sanat dahil diğer bütün alanlardaki her türlü hakikat arayışını kendi sultasına alma teşebbüsü birçok karşı tepkiyi de beraberinde getirmişti. Romantikler, Sturmund Drung vb. tepkiler, modernizm, postmodernizm ve avantgard, postavantgard vb. atılımlar hep sanatsal özerklik ve hakikat arayışının farklı dışavurumları olarak tasavvur edilebilir. Peki, aklın hakikati ile sanatın hakikati birbiriyle mukayese edilebilir, eş kavramlarla değerlendirilebilir hakikatlerden midir? Modern sanatın işaret ettikleri ile felsefi aklın bir üretimi olarak değerlendirilebilecek beğeni rejimleri arasında ne tür bağlantılar vardır?
Bu sorular büyük ölçüde 20. yüzyıl içindeki felsefi tartışmaların gelişim seyrinde kendine önemli bir yer ayrılan Nietzsche, Heidegger, Freud, Lacan, Derrida gibi filozoflar aracılığıyla dile getirilen çok daha farklı bir açıyı işaretliyor. Sanat etkinlikleri alanında süregelen bu gelişmelere karşın özellikle kökleri Nietzsche’nin Platon karşıtlığında bulunan ve felsefe tarihini, dolayısıyla felsefi düşünüşü tahrip etmeyi, onda unutulmuş ve saklı kalmış olanı böylelikle açığa çıkartmayı amaçlayan felsefi çabalar da gelişti. Bu arka plan zemininde çağdaş sanatın anlamı üzerine sanat eleştirmenleri, sosyologlar ve felsefeciler uzun zamandır tartışıyorlar. Süreyya Su son yayınlanan kitabı Çağdaş Sanatın Felsefi Söylemi’nde sanat eleştirmenleri, filozoflar ve sosyologların üzerinde uzlaştığı fikri şöyle özetliyor: “Çağdaş sanat, başta estetiğin ve modern sanatın sonu olmak üzere Aydınlanma’ya ve modernliğe ait kurumlar, kavramlar ve disiplinlerin sonuna işaret eder. Çağdaş sanat, düşünceyi akla indirgeyen felsefe, sanatı güzele indirgeyen estetik, zamanı ilerlemeye indirgeyen tarih, farkı aynıya indirgeyen ontoloji gibi bilgi ya da hakikat rejimlerinin radikal eleştirisinden besleniyor. Bu saikle tüm değerlerin değersizleşmesine hizmet eden nihilist ve anarşist bir tavrı var. Dolayısıyla çağdaş sanatın asıl amacı haz vermek değil, eleştirmek ve rahatsız etmektir.”
Kitapta, çağdaş sanata referans oluşturan felsefi söylemin analizi yapılmaya çalışılıyor. Kendiliğindenlik ve olay, gösteri ve görüntü, yüce ve varlık, fark ve başka, flaneur ve göçebe gibi kavramlar ile Adorno, Benjamin, Heidegger, Derrida, Lyotard, Baudrillard, Deleuze ve Foucault gibi çağdaş düşünürlerin izleğinde çağdaş sanatı bir anlama çabası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder