20 Eylül 2015 Pazar

NİÇİN GAZETE OKUMUYORUZ?


Modernlikle okuryazarlık arasında kurulan korelasyonun en ilginç göstergelerinden biri de gazete okuryazarlığıdır belki de. Her gün gazete okumayı modernliğin ve modern insanların alamet-i farikası sayan bir bakış açısıdır bu. Modernlikle gelişmişliği özdeşleştiren bu bakış açısına göre "okur yazar" olmanın ilk belirtisi de gazete okumaktır. Okuma yazma öğrenen çocukların okuma yazma öğrendiklerinin sınamasını ebeveynleri onlara gazete okutarak yaparlar sözgelimi. Gazete okuyamayan kişi okur yazar olma mertebesine erişmez bile.
Öte yandan Türkiye'de 40-50 yıldır onca promosyona, çanak çömlek dağıtımına rağmen bir türlü toplamda artırılamayan gazete tirajları dolayısıyla toplumun okuma yazmaya gösterdiği ilgisizliğe, bu ilgisizlik dolayısıyla da azgelişmişlik analizlerine bolca rastlanır. Okuma yazmayı sadece gazete okumaya indirgeyen yanıyla bu analizlerin birçok falsoya sebebiyet verdiği açıktır. Gazete okumayı aydınlanma mertebesinde görmek bu falsolar arasında en önemli olanıdır.
Gazete okumanın, üstelik okuduğu gazetenin fikri tercihine göre bir fikri gelişim çizgisinde bulunmanın  övüldüğü bu tür analizlerde gazete okur yazarlığı deyim yerindeyse aydınlanmış olmanın da ön şartıdır. Gazetelerle aydınlanma arasında kurulan irtibatın ne menem bir şey olduğu kadar, demografi ve okur yazarlık oranlarındaki artmaya karşın gazete tirajlarındaki yerinde saymanın asli sebepleri hep ıskalanır.
Modern eğitim-öğretim kurumlarında öğrenilen okuma yazma gazete okuryazarlığını artırmamaktadır bir türlü. Peki ama neden? Toplum okuma yazma öğrendiği halde niye gazetelerin tirajlarında yaprak bile kıpırdamamaktadır? Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Türkiye basılan kitap sayısında ve toplamında dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmişken açılan bu çığırdan niye gazeteler yeterince yararlanamamaktadır?
Bu soruların cevabı "azgelişmişlik!" diyenleri haklı çıkaracak nitelikte değildir. Gazete okumanın insanı "ayrıcalıklı" kıldığı dönemler elbette olmuştur ülkede. Ancak bu "ayrıcalıklı" halin hâlâ sürmediğini görmek de gerekir. Gazete okumakla yalanları okumak arasında neredeyse bir özdeşlik kurulduğu günlerdeyiz üstelik. "Gazete yazmışsa kesinlikle yalandır!" denen günlerdeyiz belki de. Gazete okuryazarlığının azlığını "azgelişmişlik" görmek yerine belki de bu sebeple tersinden düşünmeli: Gazete okumaya duyulan kuşku başka tür bir aydınlanmanın kapılarını açmakta insanlara. Kendi tecrübeleri ışığında açılan bu kapıdan yürüdükleri için suçlamalı mıyız o insanları?
Evlere bir ekmek bir de gazete alınan günler çoktan geride kaldı. İnsanların dünya hakkında bilgilenme yollarının artık ilki değil gazeteler. Hatta tam tersine: Bizzat gazeteler insanları dünya hakkında "yanlış" bilgilendirdikleri için artık okunmayı haketmeyen bir pozisyondalar. Dayatma gündemlerden uzak kalmak isteyen insanlar, kendi gündemlerini kendileri kurgulamak isteyenm insanlar gazete okumaya ihtiyaç duymuyor bu yüzden. O insanların gündemine yabancılaşan gazeteler ise kendi yabancılaşmalarını insanların azgelişmişliği olarak görmeyi, böylelikle kendi kendilerini aklayan bir tutumu benimsiyorlar.
Meselenin aslı bundan ibaret. (Cafcaf)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder