30 Eylül 2018 Pazar

Retoriğin, ikna için kullandığı araçlar

Mantıktan bilim ve felsefeye, dini ilimlerden edebiyat ve tarihe, gündelik hayattan siyasal ve toplumsal sunumlara kadar birçok disiplin ve alanda görüş sahiplerinin savlarını muhataplarına iletirken ya da rakiplerini çürütürken başvurdukları sanat biçimine retorik deniyor. Gündelik konuşmalarımızda genelde hitabet sanatı ile özdeşleştirdiğimiz retoriğin esasen tüm dil içi ve dışı yollarla iletişim kurarak muhatabı belirli bir görüşe ikna etme usullerinin bir bilgisi olduğunu vurgulayabiliriz.  Organon adlı eseriyle klasik mantığın kurucusu kabul edilen Aristoteles, Organon’u tamamlayan Retorik ile de bu sanat-bilimin kurucusu görülür. Fakat Aristoteles formel nitelikte açıkladığı mantık ile retorik arasında doğrudan bir ilişki kurmaz. Bunun yerine retorikte “logos”un tuttuğu yer, önem ve değerden bahsederek retorik sanatını elden geldiğince biçimselleştirme yoluna gider.
Antik çağda retorik sanatının ortaya çıkışında politik, adli ve sosyal olayların etkisi belirgindir. Aristoteles’ten önce siyasi arenalarda ve mahkemelerde insanları etkilemek, belirli bazı düşüncelere yönlendirmek maksadıyla kullanılan bu sanatı Aristoteles’in, hocası Platon’un eleştirilerine rağmen mantığın temel konuları arasına dahil ederek bir kıyas sanatına çevirdiğini ifade edebiliriz.
Görsel ve dilsel bakımdan bir imajlar çağı kabul edilen modern zamanlarda da retorik dilsel şeklinin yanı sıra görsel yapısıyla da kullanılır. Bu sebeple klasik mantığa yaslanarak retoriği sözlü/yazılı metinlerde kullanılan dilsel, sözün olmadığı her türlü metinde geçerli dil-dışı retorik olarak düşünmek mümkündür. Retoriğin kullandığı kanıtlama/ikna etme/ inandırma yol ve biçimleri, konuşan kişinin güvenirliliğini gözeten ethos, duygulara seslenen pathos ile mantığa seslenen logos olarak üç temel forma indirgenebilir. Bu açıdan muhatabını ikna eden ya da ikna etmeye çalışan sözlü-yazılı metin, resim, reklam, jest, mimik, giyim kuşam vb. retoriğe dahildir.
Kıyasın kısaltılmış hali
Ancak yine de muhatabı ikna etmede konuşan kişinin saygın, güvenilir, sevilir bir kişi olmasından kaynaklanan ethos ve konuşan kişinin konuşmasıyla muhatabını belli bir duygusal duruma taşımasını amaçlayan pathos kadar ve hatta onlardan daha fazla bir biçimde logos boyutunun inandırma ve ikna etmede daha etkin ve geçerli bir yol olduğu belirtilmelidir. Doğrudan muhatabı geçerliliğine ikna etmeye çalıştığımız görüşü dile getirirken başvurduğumuz argümantasyon zinciri ve örneklerin tamamını logos boyutu içinde değerlendirebiliriz. Retoriğin logos boyutunda kullandığı kıyasa Aristoteles örtük tasım demektedir. Mantık kitaplarında genelde kıyasın bir çeşidi olarak görülen “örtük tasım” (entimem) Aristoteles için kıyasın bizatihi kendisidir. Örtük tasım, bir yerde kıyasın kısaltılmış hali olarak görülebilir.
Gerek gündelik hayatta gerek siyasi ve toplumsal konularda gerekse iletişimsel her türlü mecrada günümüzde de sık sık geçerlilik kazandırılmaya çalışılan hemen bütün söylemlerde retoriğin bütün bu unsurlarını gözlemleriz. Retoriği kuvvetli olanların görüşlerini kabule şayan bulur, retoriği yetersizlerin görüşlerini ise pek kaale almayız. Aristoteles’ten günümüze retorik sanatının insanları belirli görüşlere nasıl ikna edebildiği, bu ikna için ne tür alet ve araçlara başvurduğu sorusuna ilişkin doyurucu bir cevap veriyor Coşkun Baba’nın kitabı. Dil içi ya da dışı her türlü iknaya yönelik unsurun belli fikir, görüş ve duyguların kabulündeki etkileri göstermeye çalışıyor. Ele aldığı konu bakımından son derece ilgi çekici olan kitabın bunun tersine bilimsel bakımdan kuru ve okunurluluğunun düşük düzeyde kaldığını da belirtmeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder