26 Aralık 2018 Çarşamba

Yüceyi güzelin karşısına koyamazsınız!

Güzeli inceleyen felsefi bir disiplin olarak estetiğin ortaya çıkışı genelde 18. yüzyıla, Baumgarten'in estetik üzerine yazdıklarına kadar uzatılabilir. Leibniz-Wolff geleneğine bağlı bir filozof olduğu bilinen Baumgarten, "güzel" sorununu duyusal bilgi yetisinin bir konusu addeder. Estetik disiplini, bilgi konusunu sadece "güzel" ve "yüce" ile sınırlayarak, bu iksini de birbirinden ayıracaktır. 
Yalnızca modern çağın estetiğinin güzel ile yüceyi birbirinden ayrı düşündüğünü vurgulayan Güney Koreli felsefeci Byung-Chul Han, Güzeli Kurtarmak adıyla Türkçeleştirilmiş eserinde, bu ayrım neticesinde güzelin saf pozitifliğinde izole edildiğini belirterek, onun, negatifliğinden dolayı doğrudan haz vermediği varsayılan yücenin karşıtı olarak konumlandırıldığını kaydediyor. Felsefe, kültür teorisi, estetik, Budizm, medya teorileri hakkında yazdığı eleştirel niteliği yüksek, derinlikli eserleriyle dikkat toplayan ve son dönemlerde birçok eseri de Türkçeye kazandırılan Byung-Chul Han'ın günümüz tüketim toplumlarına egemen öznellik övgülerinin tahakkümü altındaki güzellik mefhumuna bakışındaki tazeleyici tutum ilgi çekici ve bir o kadar da zihin açıcı. 
Pürüzsüzün estetiği
Güzelin modern estetiğinin "pürüzsüzün estetiği" ile başladığına dikkat çeken Han, Immanuel Kant, Edmund Burke gibi filozoflar aracılığıyla pozitifliği içinde izole edilen güzelin, karşısında öznenin kendi kendisini beğenmesinin bir vesilesine dönüştüğünü ifade eder. Bu düşünürlere karşın güzel ve yücenin aynı kaynaktan olduğunu belirten Byung-Chul Han'ın stratejisi bu yüzden son derece açıktır: Yüceyi güzelin karşısına koymak yerine; güzeli, içselleştirilemeyen ve öznelliğin yitirildiği yüceliğe raci kılmak. Pürüzsüzün sadece beğenilecek bir şey olduğuna işaret eden Byung-Chul Han, pürüzsüzde zıtlığın negatifliğinin noksan oluşunun yol açtığı krizin enformasyonun, iletişimin, sermayenin dolaşımındaki engellenmemiş, sürtünmesiz dirençsiz, aynının aynıyla karşılaşmalarının hızlanışı olduğunu da belirtiyor. 
Gadamer, Hegel, Adorno, Benjamin, Barthes gibi düşünür ve eleştirmenlerin yazdıkları yardımıyla, günümüzde kutsanışından arındırılmış güzelin tüketimci kalıplar içindeki hali pür melalini serimleyen Byung-Chul Han, bugün güzelin krizi ile karşı karşıya kaldığımızı da öne sürüyor. Platon'dan yararlanarak güzelin bağlayıcı, belirleyici ve ölçü veren niteliklerine sahip olduğunu göz önünde tutan Byung-Chul Han, bu krize ilişkin olarak, "Gündelik hayatın artarak estetikleşmesi, bağlayıcı olanın tecrübesi olarak güzelin tecrübesini imkansız kılmaktadır. Bu estetikleşme nesnelerin sadece yüzeysel beğenisini üretmektedir" ifadelerini kullanıyor. 
Byung-Chul Han'ın eseri, güzelin hakikat, ahlak, politika, ekonomi vb. alanlarla arasında kurulabilecek ilişkilere de kapı aralayan, sanat eserini salt bir 'beğeni' nesnesine indirgemeyen tutumuyla modern öznelliğin olumsal tekinliğine karşı üretilebilecek panzehir için de önemli ipuçları sağlıyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder