27 Mart 2022 Pazar

Derrida'nın Nietzsche'si

 Çağdaş felsefenin ufkunu kuşatan filozoflar arasında yer alan, ancak belki de en ilgi çekici, en sıra dışı, en çok okunan ve yorumlanan ve buna rağmen hakkında yazılanların ve tartışmaların bir türlü sonlandırılamadığı isim Friedrich Nietzsche'dir. On dokuzuncu yüzyılın son çeyreğinde kaleme aldığı eserlerle, ömrü boyunca mücadele ettiği bedensel hastalıklarla ve zihinsel bir çöküntü sonrası trajik ölümüyle son derece iyi tanınan Nietzsche'nin günümüzdeki imgelerinden en önemlisi belki de Parisien olandır. 1960 sonrası Fransa'sında varoluşçu, yapısalcı ve Marksist düşünme biçimlerinin yerlerini terk ettiği yapısalcılık sonrası düşünme çabaları bakımından önemli figürler sayabileceğimiz Deleuze, Foucault gibi isimler, Klossowski, Irigaray gibi felsefecilerin kahir ekseriyetini ürettiği Nietzsche yorumları demetine en büyük katkının Derrida'dan geldiği kuşkusuzdur.

Yapısalcılık sonrası

Platon'dan beri süregelen Batı tarzı felsefe yapma biçimlerine müdahalesinde Nietzsche'ci mahmuzları sık sık kullanan Derrida'nın Nietzsche'yi nasıl ve niye temellük ettiğini soruşturan bir kitap Derrida'nın Nietzche'si: Bir Ortak İmza Geliştirmek. Bir felsefeci (Ali Utku) ve bir İngiliz filoloğunun (Mukadder Erkan) birlikte kaleme aldıkları, bir anlamda birlikte imzaladıkları kitapta Fransız Nietzscheciliği'nin postyapısalcılığın kaynaklarına, karakteristiklerine ve yönelimlerine de bir anlamda ışık düşürülebileceği savlanarak Derrida'nın Nietzsche metni/imzası etrafında geliştirdiği tespitleri ele alıyor. Kitap bu bakımdan yapısalcılık sonrası döneme dair bir okuma-tartışma sürecinin bir örneği.

Derrida'nın kendi yapıbozumcu (decontructionist) yaklaşımının muhtemel soykütüğünde yer alan Nietzschee'nin metninin geleceğinin açık oluşuna dair tespiti başta olmak üzere Nietzsche etrafındaki tüm atıf ve yorumlarını irdeleyen Utku ve Erkan onun Nietzsche'nin imzasını taklidini ve temellükünü konu edinerek Derrida'nın Nietzsche metinlerinden yararlanarak kendi düşüncelerini ifade etme şekline yoğunlaşıyorlar.

Klasik Nietzsche sorununa ilişkin yapılan yorumların yanısıra bizatihi Nietzsche'nin ismi, imzası ve metni denebilecek genel bir tasavvurun düşünülme şartlarını soruşturan Derrida'nın genel yorum politikası, özel isim ve imza, öğretim kurumları ve üniversite, Heideggerci Nietzsche okuması, Nazizmin Nietzsche gösterdiği ilgi; üslup, varlık, hakikat/kadın sorusu; simülasyon, ayartma, vaat, bulaşma (sirayet/dissemination), demokrasi, gelecekteki demokrasi, felsefe, gelecekteki felsefe, adalet, Mesihçilik/mesihsellik gibi Derrida'ya özgü addedebileceğimiz birçok konunun tartışıldığı ortak makalelerinde Utku ile Erkan öncelikle "isimler, takma isimler, eşişimler, maskeler arasında Nietzsche" sorununu belirginleştirerek Nietzsche etrafında oluşmuş yorumların belli başlı olanlarını ele alıyorlar. Nietzsche'yi "son metafizikçi" olarak yorumlayan Heidegger'in Nietzsche etrafında yaptığı okumaları Derrida'nın okuma şeklini de irdeleyen Utku ve Erkan onun Nietzsche'nin kadın ve hakikat kavramlaştırmalarına yaklaşımını ve ayrıca tehlikeli "belki"nin bir düşünürü olarak Nietzsche etrafında geliştirmeye çalıştığı gelecek politikasını da tartışıyorlar.

Nietzsche'ye ilişkin felsefi, metafelsefi, psikanalitik ya da politik bütün inceleme ve açıklamalara Nietzsche'nin eserlerinin taşıdığı hareketlilikler, teşhisler, önseziler, şiirsel-felsefi biçimlerin tiyatrosu, maskeler ve özel isimlerle trajik olmaktan öte bir oyun tarzında kurulan ilişkilerin meydan okuduğunu ileri süren Derrida'nın entelektüel soykütüğünde Husserl, Heidegger gibi isimlerle birlikte belki en önemli halka addedilebilecek Nietzsche'yi okuma tarzını belgeleyen iki önemli eserinin (Otobiyografiler: Nietzsche'nin Öğretimi ve Özel İsim Politikası, İmzaları Yorumlamak (Nietszche/Heidegger): İki Soru) ve bir söyleşinin (Nietzsche ve Makine) de yer aldığı kitap modern felsefenin tartışma konularına dair kapsamlı bir giriş mahiyeti arz ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder