27 Mart 2022 Pazar

Felsefe beşeri bir eserdir

 Felsefe, tarihi boyunca kendini bir 'hakikat araştırması' olarak meşrulaştırır. Platon'un dünyayı 'görünenler' ve 'düşünülenler' olarak ikiye ayırmasından modern bilim ve felsefenin 'kesinlik' iddialarına dek gelişen birçok mantıksal ve akli çıkarımlara dayalı sistem ve teori, her türden öznelliği, önyargıyı, tikelliği ve olumsallığı aşan, değişmez, sabit temellere sahip bir 'hakikat' kavrayışıyla hareket eder. Bu hakikat kavrayışının kendi başına eleştirilemez olduğunu düşünmek belli ki felsefi soruşturmaların en önemli geçerlilik kaynağını oluşturur.

Sokrates'ten beri felsefi soruşturmaların ana karakterini bildiren soru "nedir?"dir. Filozoflar genelde "adalet nedir?", "iyilik nedir?", "hakikat nedir?" vb. sorularla örerler kendi düşünme biçimlerini. Bu soru kipinin en temelde tümel olduğuna dikkat etmek gerekir. Ancak felsefenin ana tanımlarından birinin 'nedir sorusuna cevap verme girişimi' oluşundan yola çıkarak onun bir 'dogmatik' sayılması gerektiğini düşünebiliriz Alman filozof ve kültür tarihçisi Erich Rotracker'in savına göre.

Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında Dilthey, Rickert, Windelband gibi bir yerde yeni-Kantçı sayabileceğimiz felsefi bir kuşağın temellendirmeye uğraştığı tin bilimleri/kültür bilimleri/manevi bilimler/insan bilimleri/beşeri bilimler/sosyal bilimler konusundaki çabalara yirminci yüzyılda önemsenecek ölçüde katkı yapmış sayabileceğimiz Rotracker'in mantık, epistemoloji,bilim felsefesi, tarih felsefesi ve kültür felsefesi alanlarının kesiştiği ve iç içe geçtiği bir kertede dil bilimlerinin temellendirilmesi sorunsalını derinlemesine işlediğini belirtiyor Doğan Özlem hoca Rotracker'den Türkçe'ye çevirdiği Tarihselcilik Sorunu adlı eserde. Kitabında her hukuk, her sanat, her bilim ve her felsefenin bir stile sahip olmak zorunda olduğunu, dolayısıyla hayata nüfuz etmeyi denediği sürece felsefenin de belirli bir stile sahip bir dogmatik olduğunu ileri sürüyor. Felsefenin konusunu rasyonel ve sistematik olarak ele almaktan başka bir şey yapamayacağını belirten Rotracker, tinsel hayatın ise yaratıcı ilham ve telkinlerle hareketlenen bir süreç olduğunu, tinsel hayatın rasyonel yoldan inşa edilmiş ya da inşa edilebilir olmadığını vurgulayarak hiçbir felsefenin yaşanan anın ilgilerinden bağımsız olamayacağı gerçeğinden hareketle felsefenin de beşerî bir eser olduğunun altını çiziyor.

Bir sorun olarak tarihselcilik

Rotracker "Çok sayıda insani kültür çevresi ve kültür çağının hep bir dogmatik ışığında yaratılmış eserler üretmiş olması ve üretmeye devam etmesiyle" tarihselcilik sorununun açığa çıktığını düşünmektedir. Sözlerinin devamında "Bu eserlerin yaratıcıları biçimsel olarak 'doğruluk'u bulma iddiasında uyuşurlar; ama buna rağmen içeriksel olarak bu konudaki kanaatleri doğrultusunda birbirlerine karşı çıkarlar. Bu durumun, mutlak geçerlilik iddiası taşıyan çok sayıda dogmatik stilin bulunmasından kaynaklandığı da söylenebilir. Kısacası, bir stiller çokluğu vardır ve tarihselcilik sorununun temel motifi, bu çok sayıdaki stillerin rekabetidir."

Bu bakımdan hiçbir bilim ya da felsefenin genelgeçerlilik ve evrensellik iddiasına sığınamayacağını göstermeye çalışan Rotracker'in kullandığı biçimiyle dogmatik kavramı ünlü bilim tarihçisi ve felsefecisi Thomas s. Kuhn'un 'paradigma' kavramını hatırlatıyor. Ölümünden önce yayınlanmış son kitap olan eserinde 'felsefe'sinin son aşamasını özetlediği düşünülebilecek Rotracker'in özellikle epistemolojik bakımlardan 'bilimselciler'e yönelttiği eleştiriler de epey ilgi çekici.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder