8 Aralık 2013 Pazar

Eleştirel Teori’nin eleştirisi

Rıdvan Şentürk’e göre Eleştirel Teori, iktidar karşıtlığına odaklanmış ve hükümranlık ruhuna işlerlik kazandıran araçsal akıl, kültür endüstrisi ve medya eleştirisine yönelmiştir.
Yirminci yüzyıl sosyal bilim düşüncesinde, Walter Benjamin, Herbert Marcuse, Teodor Adorno ve Max Horkheimer gibi isimlerle birlikte anılan Franfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’nün uğraşlarının genel adı olarak ortaya çıkan Eleştirel Teori önemli bir ağırlığa sahiptir. Marksizm ile psikanaliz, Marx ve Freud’u birlikte okuma ve toplumsal sorunlara uygulama teorinin en merkezi düğümü olarak görünürken özellikle Aydınlanmanın Diyalektiği, Otoriter Kişilik gibi çalışmalar, araçsal aklın eleştirisi, kültür endüstrisi vb. kavramlar da düşünce diline Frankfurt Okulıu tarafından kazandırılan eser ve kavramlar olarak dikkat çeker.
Eleştirel Teori’nin bir eleştirisini yapmayı amaçlayan Doç. Dr. Rıdvan Şentürk’e göre Eleştirel Teori, tohumlarının aydınlanma döneminde atıldığını ileri sürdüğü bütünlük felsefesi ve iktidar karşıtlığına odaklanmış ve dönemi karakterize eden hükümranlık ruhuna işlerlik kazandıran araçsal akıl, kültür endüstrisi ve medya eleştirisine yönelmiştir. Ancak Frankfurt Okulu’nun Eleştirel Teorisi Batı düşünce geleneğinden, özellikle idealist felsefeden, estetik modernizmden, klasik-modern bilimsellik iddiasından, Freud psikanalizinden, Yahudilik mistisizminden ve yontulmuş Marksizm, hatta ihtiyaca göre anarşist-liberal düşünce gibi çeşitli ve birbirinden farklı unsurlardan/söylemlerden müteşekkil bir kolaj oluşturur; özü itibariyle, modern ideal öznenin rehabilitasyonu ve yeniden tesisinden başka çıkar yol bulamayan ve böylece sürecin başına geri dönmekten ve yeniden denemekten başka umudu olmayan nihilist bir çığlık olarak kalmıştır.
Muhafazakar devrimciler...
Şentürk’ün eserinde Max Horkheimer’la 1970 yılında Der Spiegel dergisinin yaptığı bir söyleşinin çevirisi de yer alıyor. Söyleşide Horkheimer, Adorno ile kendisinin temel tutumunu şu sözlerle aktarıyor: “...ben ve Adorno, mütemadiyen, farklı alanlarda değiştirilmesi ve iyileştirilmesi gerekenlerin tanımlanabileceğini açıkladık. Ayrıca ben sıkça, hakiki etkinliğin basitçe değişimde değil, aynı zamanda belirli kültürel anları (değerleri) muhafaza etmekle hasıl olacağını vurguladım. Evet, öyle ki, hakiki muhafazakar, hakiki devrimciye, bir faşistten daha yakındır, tıpkı hakiki devrimcinin, hakiki muhafazakara günümüzün sözde komünistlerinden daha yakın olduğu gibi.”
Eleştirel Teorinin Eleştirisi, Rıdvan Şentürk, Kesit, 2013

Kaynak: Eleştirel Teori’nin eleştirisi - Açık Görüş - Star Gazete http://haber.stargazete.com/acikgorus/elestirel-teorinin-elestirisi/haber-813725#ixzz2mtZ5CO9Z

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder