26 Mayıs 2017 Cuma

Bir direniş alanı olarak arabesk

Türkiye’de modernleşme sürecini sadece siyasi ve ekonomik gelişmeler düzleminde ele almanın bu süreci yeterince açıklayıcı olmadığını biliyoruz. Özellikle Türk modernleşmesinin zihni ve kültürel kertelerde doğurduğu çelişki ve çatışmaların, farklılaşmaların, sürecin oluşturduğu ya da ortaya çıkardığı yeni seçkinlere karşı geniş halk yığınları arasındaki mücadelelerin kültürel boyutları dikkatli bir şekilde ele alıp irdelenmeye hâlâ muhtaç.
1960’lardan günümüze dek gelen arabesk tartışmaları,  büyük ölçüde modernleşmenin ve onun işaretçisi olarak görülen kırsaldan büyük şehirlere toplumsal göçün, kırsalda makineleşmenin hızlanması vb. modernleşmeci atılımların toplumsal etkilerinin kültürel alandaki hercümerce ilişkin sürdürüldü.
1980’lerin sonu ile 90’lı yılların başında yeni bir disiplin olarak ilkin İngiltere’de ortaya çıkan “Kültürel İncelemeler”in Türkiye’deki uygulayıcılarının en gözde konusu arabeskti elbette. Ülkede sözüm ona kültürel aristokrasiyi oluşturdukları savlanan çevrelerin arabeske karşı gösterdikleri hor görü, onu “dolmuş müziği”, “lümpen müziği” vb. aşağılayıcı sıfatlar eşliğinde ele almaları dikkate değerdi elbette. Bu tür kültürel incelemelerin büyük bir kısmı, arabeskin son kertede “ezilenlerin, umudu kırılanların ve gariplerin isyanı” olduğunu kabul ediyordu etmesine de yine de işte orada bir sorun olduğunu söylüyorlardı her nedense.
Toplumun dönüşümü
Uzunca bir süre tek televizyon kanalı olarak halkın yegâne eğlence merkezi olan TRT’de arabesk müzik icra edenlere karşı uygulanan yasaklar, arabesk okuyan şarkıcılara kültürel elit olduğu iddiası taşıyanların yönelttiği salvolar 1980 ve 90’lı yıllarda popüler kültürel alanın en gözde tartışma konuları arasındaydı. Açık Görüş okurlarının da yazdığı “kültür” yazılarıyla yakından tanıdığı Muhammed Berdibek’in Belki de Dilimden Bu Şarkı Düşmez kitabı arabesk müziğin gerek icracılarına gerekse bu müziğin icra edilmesine imkan sağlayan sosyolojik mekan ve tabana dair sıcakkanlı, empatik yazılarla yapılmış bir nevi bir olay örgüsü. Berdibek, kültürel incelemecilerin yargıç edasıyla hüküm veren tutumundan uzak bir şekilde 1965’lerden 2000’lere arabeskin pek fazla üzerinde durulmamış ayrıntılarını irdeleyerek Türk toplumunun dönüşümünün hikayesini yazıyor. Ona göre arabesk, Batılılaşma ve modernliğe karşı da önemli bir direniş alanı. Bu yanıyla da duygusal düzeyde, hem kültürel hem de sosyolojik olarak önemli bir “kültürel kimlik krizi”nin de dışa vurumu.
Belki de arabeski en iyi şekilde ele almanın yolu bu: Batılılaşmacı-Cumhuriyetçi kültürel politikaların müzik alanındaki başarısızlığı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder