19 Ocak 2014 Pazar

Din kaynaklı hukuk sistemleri ve sekülerizm

Otacı, Üç Din Üç Hukuk kitabında, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın tabii sonucu olarak ortaya çıkan din kaynaklı hukuk sistemleri ile modernizmin çatışma alanlarına değiniyor. 
Modernizm, insanlığın tarihi birikimi olan geleneği ve geleneğin tecrübe ışığında geçmişe yaslanan toplumsal otoritesini reddederek, aydınlanmacı akılla yeni bir dünya kurma projesi olarak belirir. Bu projede din ve gelenek, tanımlayıcı ve üretici olmaktan çıkarak, tanımlanan ve sosyolojik açıklamalara tabi tutulan arkaik bilgi yığını halini alır. 
Weber yaklaşımı ile modernlik, dünyanın büyüsünü bozup, varlığın temelinde yer alan kutsalı kaldırmış, kişiler ile şeyler arasındaki bağ kopmuş, bütün ile parça arasındaki ilişki anlamsızlaşmıştır.  İnsanı ve fiillerini, kosmos içindeki konumunu meşrulaştıran din ve geleneğin reddi, dünyanın büyüsünün bozulması süreciyle birlikte “aklileştirme” gibi yeni bir meşrulaştırma aracının doğmasına neden oldu. 
Modernizm ile din ve geleneğin çatışma noktası tam da buydu. Gerçekte din ve geleneğin rasyonelleştirme, yaşanan dünyayı anlaşılır, makul, ya da gerekirse katlanılabilir kılma uğraşlarının ürettiği anlam haritaları ile modernizmin bakış açısının çatışması birçok fikri ve toplumsal düzeyde izlenebilir.
Din ve gelenek, gücünü geçmişten, beşeri tecrübeden, vahiyden ve bunların sağladığı kutsaldan alırken, modernizm ise geleceğe ve akla dayanarak yeni paradigmalarla örülü bir dünya düzeni inşasına koyuldu. Modernizmin geleceğe ve araçsal akla yaptığı yatırımların en önemli görünümlerini yeni hukuki düzenlerin tep tipleştirmelerle farklı toplumsal zümre, süreç ve örüntüleri aynı kavramsal düzeyde ele alışında izlenebilir.
Modernizm ve din çatışması
Din ve geleneğin yekpare bakış açısı, modernizmin parçalayıcı yaklaşımı ile kırılırken bilimsel bilgi, ulus devlet, kapitalizm, liberalizm, sosyoloji gibi ideolojikleşmiş aygıtlar/yöntemler,  toparlayıcı fonksiyonlarıyla kırılan parçaları bir araya getirmeye çalıştı. Bu toparlama çabasının, ontolojik ve epistemolojik anlamda birleşmeyle sonuçlanması mümkün olamayacağından ulaşılan sonuç, tek tipleştirme ya da benzeştirme oldu. Hukuk, tek tipleştirme ya da benzeştirme şeklindeki sonucun en açık örneğidir. 
Üç Din Üç Hukuk adlı kitapta, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın kendine has din anlayışlarının tabii sonucu olarak ortaya koydukları hukuk sistemlerinin temel özelliklerine değinilerek, modernizmin din kaynaklı hukuk sistemleri ile çatışma alanlarına değiniliyor. Modern bakışa göre uzlaşmayı imkânsız kılan en temel neden, din ve geleneğin yetersizliği, anlamsızlığı, yerelliği, ihtiyaçları karşılamaktan uzak oluşu ya da tatmin edici olamaması değil, yeniden inşa edilen dünyanın dayandığı seküler paradigmalara uygun olmamasıdır.
Üç Din, Üç Hukuk, Cengiz Otacı, HUKAB yayınları, 2013, Ankara
STAR-AÇIK GÖRÜŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder