5 Ocak 2014 Pazar

‘İyi yaşam’ ve siyaset ilişkisi

Kitapta bulabileceğimiz şey: Güncel siyasetin değişim rüzgârının yönünü tespit etmek için güne damgasını vuran siyaset anlayışlarının sorunlarını, tarihsel kaynaklarını keşfetmek...

Mevcut siyasal sistemi, siyasal kurumların oluşumunu ve değişimini, birbirleriyle ilişkilerini incelemeyi kendisine nesne edinen ve bu haliyle modern bilgilerimizin önemli bir bileşeni olan siyaset bilimine karşı siyaset felsefeleri Platon’a kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Platon’un ideal toplum arayışları ve erdemli toplum tasarımı ile karakterize edilebilecek siyaset felsefesi mevcut durumun analizi ile yetinmez, aksine bu analizi ‘olması gereken’in ne olduğu sorusuyla ilişkilendirmeye çalışır. ‘Olması gereken’ nosyonu siyaset felsefelerinin mevcuda yönelik eleştirel tutumlarını hem belirler, hem de gelecekte olabilecek olanlara dair söz söyleme yetkisi ve yeterliliğini tedarik eder.
Güncel siyasetin değişim rüzgârının yönünü tespit etmek için güne damgasını vuran siyaset anlayışlarının sorunlarını tarihsel kaynaklarından takip ederek keşfetmek; bugün unutulan ‘iyi yaşam’ ve siyaset ilişkisini yeniden hatırlatarak, siyasal varoluşun anlam ve değerine ilişkin özsel bir sorgulamayı gerçekleştirmek.
Bu düşünme tarzının ayırt edici özelliği ise, geleceğe ilişkin içkin ütopik bir bakışı içinde barındırmasıdır. İçkindir çünkü gelecekle kurulmaya çalışılan ilişki geçmişe perde çekilerek gerçekleştirilen geleceğe saf bir yönelme değildir; aksine geçmişten dolanan bir tarih bilinciyle yapılan -yani bir anlamda gelenekleri bütünüyle atlamayan- ama geçmişin tozlu raflarına da saplanıp kalmayan - dolayısıyla nostaljik yönelimlere başvurmayan- bir yolculuğu andırır. Yolculuğun temel amacı son’lu bir tarih algısını sorgulayarak geçmişi ve geleceği şimdi’de birleştirebilmek, bu yolla şimdi’de alternatif olanı açığa çıkarabilmektir.
Walter Benjamin’in konuya ilişkin vurgusu bu aşamada hatırlanabilir: “(...) hiçbir olgu, bir neden olduğu için zorunlu olarak tarihsel olgu niteliğini kazanmaz. Bu niteliği olup bitişinin ardından, belki binlerce yıl sonra ortaya çıkan koşullar aracılığıyla kazanır. Bunu çıkış noktası yapan her tarihçi, olaylar dizisini bir tespih gibi parmaklarının arasından kaydırmaktan vazgeçer. Kendi çağının geçmişteki son derece belirli bir çağla paylaştığı konumu kavrar.”
 Siyaset Felsefesi Tarihi (Platon’dan ?i?ek’e), hem geçmişe hem de geleceğe bakarak çağımızın konumunu daha iyi anlamamızı olanaklı kılmakla kalmıyor, aynı zamanda siyasete dair umut duyabilmemiz için tarihte varolan olanakları da gözler önüne seriyor. ‘İyi yaşam’a dair tahayyüllerimizi genişleten perspektiflerimize bu açıdan önemli bir katkı sunuyor.
Siyaset Felsefesi Tarihi (Platon’dan Zizek’e), Ed. Ahu Tunçel-Kurtul Gülenç, Doğu Batı, 2013
STAR-AÇIK GÖRÜŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder