15 Ocak 2014 Çarşamba

Şehirden notlar


28 Şubat süreci, öncesi ve sonrasıyla Türkiye’nin kaderi açısından son derece önemli bir süreçti.
Sürece nasıl gelindiği, süreçte ve süreç sonunda neler yaşandığı sosyolojik ve tarihi incelemelere konu edilecek kadar önemli.
Lakin doğrudan gündelik hayatımızı etkileyen sonuçları bakımından da bu sürecin önem taşıyan, eleştirilmesi gereken, süreçte yaşanan haksızlıkları gidermek üzere atılması gereken bazı adımlar vardı.
Süreçte yaşanan tüm toplumsal haksızlıkların, gadre uğratmaların oluşturduğu yıkımın olumsuz etkileri, kalıntıları gidermek elbette mümkün değil.
Uygulanan katsayı adaletsizliği sebebiyle hayallerinden, gelecek tasarımlarından olan genç dimağlar şimdi aktif işgücünün, Türkiye’nin bugününe katkı verenlerin içinde.
Onların kurdukları hayallerin yıkılması Türkiye’nin bugününü nasıl etkiledi, bunu kestirmek zor elbette.
Bunun yanı sıra süreçte mesleklerinden, ailelerinden geleceklerinden edilen başka toplumsal zümreler de vardı.
Kimi astsubay ve subaylıktan oldu, kimi akademisyenlikten ve hatta alnının akıyla verdiği doktora tezinin ardından aldığı doktor unvanından, kimi ise öğretmenlikten.
Başörtüsü yasağı uygulamaları sebebiyle meslekten atılmış olan kadın öğretmenlere geçtiğimiz aylarda mesleğe dönme hakkı tanındı.
Bu kapsamda Konya’da şimdiye 11 kadın öğretmen mesleğe döndü.
Önümüzdeki süreçte başvuracaklarla birlikte bu sayının 30’a çıkması bekleniyor.
Elbette başvurusunu Konya’da yapmamış olup da evlilik ve benzeri bazı kişisel durumları olanları da işin içine katarak düşünürsek bu sayının daha da artabileceğini tahmin edebiliriz.
Bütün bu durumları Eğitim Bir-Sen Konya Şube Başkanı ve Memur-Sen Konya İl Temsilcisi Latif Selvi abiyle telefonda konuşurken aklımda başka şeyler de vardı aslında.
Bu uygulamanın diğer memuriyetten edilmiş kamu görevlilerine yansıması ne oldu?
Bu süreçte yaşanan mağduriyetler kaç aileyi parçaladı, o sürece destek verenler, o süreci “takiyye” kasdıyla bile olsa desteklemiş olanlar, hatta ve hatta “durumdan vazife çıkaranlar” bütün bunların hesabını nasıl verecek?
Verebilecekler mi?
ZAFER-KAMPÜS HATTINDA İYİLEŞTİRME
Büyükşehir Belediyesi Konya’daki şehir içi ulaşımının bel kemiği olan tramvayın ana hattını iyileştirmek için yürüttüğü hafif metro sistemine Ulaştırma Bakanlığı’ndan “onay” aldığından beri hummalı bir çalışma sürdürüyor.
Son olarak, 13 Ocak’ta yapılan Büyükşehir Belediyesi Meclisi toplantısında durak sayısının azaltılmasına dönük çalışmalar kapsamında belirlenen yeni durak yerleri konusunda İmar Komisyonu’nun teklifi görüşüldü.
Hafif metro yapımı için izlenecek idari-hukuki süreç ise henüz tam anlamıyla netleşmedi.
İhaleye çıkabilmek için dosya hazırlıklarını sürdürüyor belediye personeli.
Bu kapsamda metro kullanılan illerdeki belediyelerle de istişareler yürütülüyor.
TARİHİ NASIL KORUMALI?
Konya şehrinin bulunduğu bölge nereden bakarsanız bakın 10 bin yıllık bir tarihe sahip.
Şehir merkezinin bilinen tarihini Milattan Önce 3 binli yıllara kadar geri götürmek mümkün.
Özellikle Alaaddin Tepesi çevresinde herhangi bir kazı işlemi bile yapmaya korktuklarını biliyoruz biz kamu kurum ve kuruluşlarının.
Zindankale Katlı Otoparkı çalışmalarında yaşananlar kulaklara küpe olmuş sanki.
Bütün bunlara rağmen, Konya’nın geçmiş ile geleceği arasında bir “muvasala” kurabilmek ancak tarihi zenginliklerimizi ortaya çıkartarak mümkün olabilir.
Bunda da en büyük görev Konya Bölge Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’na düşüyor.
Kurulun saygıdeğer başkanı Prof. Dr. Ali Boran, nahif ve nazik kişiliğiyle, bilimsel çalışmalarıyla dikkat çekse de yine de kurul çalışmalarında içime sinmeyen, bana ters gelen bir çok şeyin döndüğünü düşünüyorum.
Aynı mekan için 6 gün arayla alınan iki “kurul kararı” beni bu düşünceye sevk ediyor.
Sanki kurul tarihi eserleri deneme yanılma yöntemiyle koruyor gibi.
Tarihi değeri haiz eserlerin ise “deneme yanılma” yöntemiyle korunması ise içimize sinecek bir durum değil.
Her ne olursa olsun hep hüsnüniyet beslediğimi de kaydedeyim.

İnşallah tarihi eserlerimizi korumak için kurul kendi üstüne düşeni yapıyordur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder