Neo-epik şiir 1990’ların ikinci yarısında Türk şiirinde
ortaya çıkan ve yazılan şiir üzerinde derin etkiler bırakan bir edebi hareket.
Bu hareket içinde Atlılar dergisinin önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum.
Kendi şiirim açısından da benzeri bir dönemleştirme yapmam mümkün. Atlılar’da
yayınlanan ilk şiirim “The Question for amnesia” kâmil anlamda neo-epik bir
şiir olmasa da şiirin dayandığı ilkelerin müşterekliği bakımından bu harekete
yakın durduğum açık.
1991’de başlamış şiir yazma serüvenimde 1996’da yaşanan kriz, şiire bakışımı kökten yenilememe sebebiyet verdi. Lirizm ve imgeci
anlayışlardan uzaklaşmaya, birikimlilik esasına dayalı yeni bir tarzda şiir
yazmaya yönelmemi sağladı. Işık Heykelleri bunun bir ilk örneğidir. Bu şiirler
serisinde amacım dilin tüm imkânlarını yoklamaktı. Envanterizm, tekrarlı
yapılar, doğrudan söyleyiş gibi hususlar, siyasi-güncel bağlamları yok saymama
bu şiirlerin temel karakteristiği olarak görünüyor.
Hakan Arslanbenzer, Hakan Şarkdemir, Murat Menteş, Osman
Özbahçe, Hayriye Ünal, Ali K. Metin gibi şairler neo-epik şiir saçağının
altında değerlendirilebilir. Benim şiirimin de bu şairlerle akrabalık içinde,
Ünal’ın çoksesli şiiri ile Arslanbenzer’in neo-epik tasavvurlarından kısmen
farklılaşarak ‘ironik realizm’ olarak nitelediğim bir minvalde olduğunu
vurgulayayım.
İsmet Özel’in modern Türk şiiri hakkında önerdiği
ethos-pathos karşıtlığı içinde ethos yakasında kalan şairlerle akraba bir
akımdır neo-epik şiirler. Bu bakımdan Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy, Nazım
Hikmet, Turgut Uyar, Sezai Karakoç ve İsmet Özel ata isimler sayılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder