22 Kasım 2013 Cuma

İHVAN-I MÜSLİMİN'İ İÇERİDEN OKUMAK


Mısır'ın halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'nin, batıcı-laik 'sözde' liberal gruplardan oluşan Temerrüt Hareketi'nin önayak olduğu, Suudi Arabistan, BAE gibi Körfez rejimlerinin mali ve siyasi olarak desteklediği bir koalisyon eliyle askeri darbe sonucu görevden uzaklaştırılıp tutuklanmasıyla dünya çapında eşine benzerine çok az rastlanabilecek ölçüde bir sivil itaatsizlik hareketi başlatan Müslüman Kardeşler Teşkilatı'na (İhvan-ı Müslimin) dair bilgilenmelerimizi yeniden gözden geçirme ihtiyacı hissettik.
İhvan-ı Müslimin'in Mısır'da gerek Albay Cemal Abdunnasır döneminde gerekse Enver Sedat döneminde gerekse de Hüsnü Mübarek döneminde karşı karşıya kaldığı ağır baskılara rağmen «silahlı mücadele» içine asla girmemeye özen gösteren bir çizgide hareket etmesine ve aktif toplumsal mücadelelerden çok sivil alanda oluşturduğu mekanizmalar (hastane, aşevi) aracılığıyla varlığını sergilemesine karşın, İhvan›dan kopan bazı oluşumların silahlı mücadele yöntemine başvurmasına aldanan birçok gözlemci, darbecilerle mücadelede İhvan için en büyük tehlikenin protestoların 'silahlı mücadele' düzeyine kayması olabileceğini belirtti sözgelimi. İhvan-ı Müslimin hareketinin ortaya çıkışından bugüne geçirdiği evreleri, yaşadığı baskıları ve bunlara verdiği tepkileri yeterince bilmediğimiz böylelikle ortaya çıktı.
TOPLUMSAL MESELELERE DUYARLILIK
1928'de Mısır'ın İsmailiye şehrinde dini bir ıslah hareketi olarak Hasan el Benna ve altı arkadaşının kurduğu Müslüman Kardeşler diğer dini cemaatlere nazaran baştan itibaren toplumnsal meselelere duyarlı davrandı ve Mısır'ın sömürge altında yönetilmekten kurtulmasından Filistin sorununa kadar siyasi ve toplumsal birçok olayda tavrını çık ve seçik ortaya koyan bir hareket oldu.
Türkiye'de 1960'lardan itibaren özellikle Seyyid Kutup (Kutup'u 150'den fazla eseri defalarca, farklı mütercimler tarafından Türkçe'ye kazandırılmıştır. Fizilal-il Kur'an adlı tefsiri ve Yoldaki İşaretler'i en çok okunan eseridir. Bunların yanısıra İslam'da Sosyal Adalet, İslam ve Kapitalizm Çatışması süregelen tartışmalara da hâlâ ışık tutacak kalibrededir. İslam ve Kapitalizm Çatışması'nın ilk müterciminin de Yaşar Nuri Özttürk olduğunu hatırlatalım) çevirileriyle dini bilgilenme sürecine katkıda bulunmuş bir hareket olarak İhvan'ın çağdaş Mısır tarihinde tuttuğu yeri Türkçe'ye yansıtan çok fazla eser yoktur elimizde. Hasan el Benna, Seyyid Kutup, Muhammed Kutup, Zeynep Gazali, Abdülkadir Udeh gibi birçok İhvan mensubunun eseri Türkçe'ye kazandırılmışsa da harekete ilişkin genel bir tarihsel değerlendirme içeren bir eserin olmayışı hiç kuşkusuz büyük bir eksikliktir.
Hasan el Benna, kendi eliyle kaleme aldığı ve Türkçe'ye M. Beşir Eryaysoy tarafından aktarılan Hatıralar'ında bütün samimiyetini kuşanmış bir halde 1940›lara kadar hem kendi fikri ve dini dünyasının oluşumunda önemli etkenleri anlamamıza imkan tanır, hem de hareketin fikri ve toplumsal zeminine ışık tutar.
İhvan-ı Müslimin'in ortaya çıkışına dair Hasan el Benna'nın hatıraları en önemli kaynak olmayı sürdürür. Bir dönem Mısır'da ikamet etmiş Ali Ulvi Kurucu'nun Hatıraları'nda da İhvan-ı Müslimin ve Hasan el Benna hakkında gözlemler bulmak mümkündür.
EN ÇOK BİLİNEN ESER 'YOLDAKİ İŞARETLER'
İhvan-ı Müslimin'in 1950'lerden itibaren Mısır'ın siyasi sahnesinde önemli bir yer tuttuğu, 1952'de Cemal Abdünnasır'ın mensup olduğu Hür Subaylar Hareketi eliyle Kral Faruk'un devrilmesine katkıda bulunduğu, Abdülkadir Udeh'in Nasır'ın hukuk danışmanlarından biri olarak cemaat ile Nasır arasındaki iletişimsel irtibatı kurduğu kayıtlıdır. Ancak Nasır, kendi otoriter yönetimine karşı bir tehdit olarak gördüğü İhvan-ı Müslimin'i tasfiye etmek üzere çok ağır müeyyide ve baskılara başvurmuştur. Hasan el Hudeybi'nin Genel Mürşidliği yaptığı hareket bu baskılara karşı dönemin şartlarında Mısır halkının sergilediği duyarsızlığı da hesaba katan temkinli bir tavır geliştirmiştir. 27 Ağustos 1966'da Nasır tarafından idam edilen Seyyid Kutup'un gerek Yoldaki İşaretler'i gerekse Fizilal-il Kur'an'ı hapishane sürecinde yazdığını ve özellikle Mısır halkının İhvan'a yönelik olarak Enver Sedat'ın baskıcı uygulamalarına duyarsız kalmasına bir tepki boyutu içerdiğini söyleyelim. İhvan hareketi içindeki ilk fikri ve siyasi bölünme ve kopmalara da mesnet teşkil etmiştir Kutup'un eserleri. Kutub'un 'Yoldaki İşaretler' adlı eseri farklı ve zaman zaman birbiriyle çelişkili yorumlara da yol açmıştır. Bazı yorumcular Kutup'un halihazırdaki toplumu tamamen cahiliye toplumu olarak nitelediğini düşünerek 'tekfirci' bir bakış açısıyla Yoldaki İşaretler'i okurken bazıları ise varolan toplumdan uzaklaşarak 'uzlet' içinde olma önerisini bulmuştur bu eserde. Yoldaki İşaretler'i 'cihad' nokta-i nazarından değerlendirenler de olmuştur. Yoldaki İşaretler'i esas ittihaz eden, bu eserdeki İslam'ın ancak Müslüman bir cemaat içinde tam anlamıyla yaşanabileceği yönündeki tezini çıkış noktası alarak içinde yaşanılan toplumdan Müslüman Toplum'a hicreti strateji olarak benimseyen Mustafa Şükrü ve arkadaşlarının et-Tekfir ve'l Hicre, Salih Seriyye'nin liderliğini yaptığı Cihad hareketi, sadece fikri ve toplumsal düzeyde varlık gösteren ve siyasi çalışmalar bakımından herhangi bir aktiviteye sahip olmayıp ılımlılığı tercih eden Selefiler gibi gruplar Mısır'daki İslami akımların çeşitliliğini göstermesi bakımından önemlidir. Bu akımların çoğu yaygınlık kazanamamıştır. Salih el Verdani'nin 1990'larda Fecr Yayınevi tarafından basılan 'Mısır'da İslami akımlar' adlı eseri eksik de olsa İhvan-ı Müslimin ve sonrasındaki akımlarla ilgili bilgiler içermektedir.
Cemal Abdünnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek dönemlerindeki baskı silsilelerine rağmen gerek Hasan el Hudeybi gerekse Ömer et-Tilmisani'nin Genel Mürşidliği altında İhvan-ı Müslimin'in ısrarcı bir şekilde temkinli ve ılımlı duruşunu bozmadığını bilmek gerekir. İhvan-ı Müslimin'in darbe protestolarına karşı benimsediği tutumun aynı pasif direniş geleneğinin bir parçası olarak değerlendirilmesi bu açıdan doğru olur. Hasan el Hudeybi'nin 'İslam Dünyasında İnanç Sorunları', Seyyid Kutup'un eserleri dolayısıyla çıkan tartışmalarda ılımlı bir tutuma işaret eder. Yine aynı şekilde Mustafa Şükrü'nün 1977'de Enver Sedat tarafından idam edilmesinin akabinde İhvan-ı Müslimin Genel Mürşidi olan Ömer et-Tilmisani'nin şiddet yanlısı görüşlere karşı geliştirdiği söylemler de aynı ılımlılık ve temkinliliğin tarihsel örnekleri arasında yer alır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder