İtalyan filozof Gianni Vattimo, Nietzsche ve Heidegger gibi
filozofların ‘Tanrı’nın ölümü, metafiziğin sonu’, Lyotard’ın ‘meta-anlatıların
sonu’ gibi söylemleri ile Avrupamerkezciliğin sona erişinin eşzamanlılığına
dikkatimizi çeker Richard Rorty’yle geliştirdiği diyalog metinlerinde.
Lyotard’ın ilan ettiği şekliyle postmodernizm yine de Vattimo’ya göre,
Nietzsche ve Heidegger gibi filozofların Hıristiyan bir gelenek içinden
konuştuklarını gözden kaçırır. Vattimo, Hıristiyanlığın doğuşuyla birlikte metafiziğin
bitme noktasına geldiğini belirten Dilthey’in düşüncelere dikkat çekerek,
Lyotard’ın meta-anlatıların sonunu ilan ediş şeklinde ‘tek bir meta-anlatı
olarak Avrupailik’in içinden konuşmasına kulak kesilmemizi önerir gibidir
handiyse.
Postmodernizmin moderniteye yönelttiği eleştiriler her ne
kadar Türkiye’deki bazı düşünce çevrelerine belli bir dönem bir coşku yaşatmış
olsa da, bu coşku geçtikten ve meseleye daha sarih, daha sorgulayıcı bir
perspektiften baktıkça, postmodern durumu “düşünümsel modernlik” olarak
niteleyen Giddens, Beck gibi sosyologlarla birlikte, bu eleştirellikte
Batı-harici toplumlara (bilhassa Müslüman toplumla ve İslam’a) ayrılan
‘yer’leri sorgulamak önem kazanıyor.
Edebi postmodernizmlerden felsefi postmodernizmlere, politikadan
coğrafyaya çok farklı alanlarda gelişen modernim eleştirilerinin bir yerde
moderniteden devraldıklarına ilişkin bir sorgulama hattı da geliştirmek
gerekiyor, özellikle bu konuda.
Türkçe’de daha önce Derrida ile Ibn Arabi’yi birlikte okuyan
kitabıyla tanıdığımız Ian Almond, postmodern olarak adlandırdığı metinlerde;
Avrupa'dan ve Müslüman coğrafyadan çıkmış Batılı yazarların metinlerinde İslam
temsillerini sorguluyor. Kitabın amaçlarından birinin de Batı modernitesi
eleştirilerinde İslam’a ayrılan yerleri tespit edip incelemek ve İslam’la
modernite eleştirisi arasındaki ilişki üzerine süregelen bu tartışmaya katkıda
bulunmak olduğunu belirten Almond postmodernizmin modernitede oldukça hakim
olan Oryantalist/emperyalist pek çok mecazı nasıl daha incelikli bir yolla
miras aldığını göstermeye çalışıyor. Bir dizi evrensel gerçekliğin aşamalı
olarak ortaya çıkmasından çok, birtakım kültürel olasılık olarak modernite
tasarısına ilişkin postmodern bir yeniden tanımlama, Almond’a göre, Avrupaî
terimlerle ifade edildiğinde hâlâ Avrupaî bir hareket olarak kalır. 'Avrupaî
oyun', Avrupa merkezli modernitenin eleştirisiyle bitmedi, sadece ikinci bir
aşamaya geçti.
Avrupaî oyunun unsurlarından en önemlisinin İslam’ın
oryantalist temsilleri olduğunu gösteren Almond, moderniteden postmoderniteye
devam edegelen oryantalist klişelerdeki incelme ve rafineleşmeyi gösteriyor
kitabında. (Yeni Oryantalistler, Ian Almond, çev. Bahar Çetiner, Talha Can
İşsevenler, Pinhan, 2013)
Star-Açık Görüş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder