10 Eylül 2013 Salı

ASIM GÜLTEKİN'LE MSN DE SÖYLEŞMİŞTİK

Söyleşi: Asım Gültekin
Yazı Kaynağı: DunyaBizim.com
Murat Güzel ile sizler için sohbet ettik. Daha çok konuşacaktık ama bu kadarcık oldu. Güzel’in tüm kitapları İz Yayıncılıktan çıkacak. Kendisini Tezkire dergisinden tanıyoruz. Şimdilerde Star’da kitap yazıları yazıyor.
Murat Güzel’i teorik tartışmaları kendine mesele edinen bir yazar olarak tanıdık ilkin. Ne zaman yazmaya başladınız!
Şiir yazmaya 91′de başladım, teorik yazı yazmaya ise Yasin Aktay’ın iteklemesiyle 1994′te Tezkire’de başladım. Tezkire’nin ilk kuşak entelektüelleri arasında sayılırım bu hesapça… Bu iddialı bir laf olacak ama olsun artık. 1991 yılının yaz aylarında Ankara’da Burmalı’da bir araya gelen ağır abilerin yanında tıfıl bir genç olarak bulundum. Bu ağır abiler arasında Ahmet Çiğdem, Erol Göka, Süleyman Sahra, Bülent Çakaloz gibi isimler vardı. Mehmet Bodur da vardı efsanevi Albatros dergisini finanse eden Çubuklu köfteci.
Yaş kaç o zaman!
1971′de 12 Mart darbesinden iki gün önce, anneme göre iki gün önce, nüfus kaydına göre bir gün önce doğduğuma göre 20.
Tezkire yazıları ne zaman kitaplaşıyor! Önemli yazılardı onlar!
Yakında. Pek yakında kitap olarak yayınlanacaklar. İki ayrı kitap olacak. İki ayrı tematik kitap… Dergilerde yayımlanmış yazıların bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş kitaplar olmayacaklar. Yazıların yayınlanması bir ödüldür. Onları yayınlandıkları halde kitaplaştırmak ise zulüm… İnsan bir araya getirirken işlemeli tekrar o yazıları diye inanıyorum. Bu açıdan biraz zamanım gidecek, ama değecek diye umuyorum inşallah.

İsimleri belli mi nesir kitapların!
İlkinin ve ikincisinin isimleri kafamda belli. İlki, Modern Türkiye’de İslamcılığın Siyasal Ontolojisi. İkincisi ise, Türk Düşüncesinde Avrupa Fetişizmi.
İkinci kitap Tezkire’nin AB ile ilgili özel sayısında yer alan aynı başlıklı etüt çalışmasının gösterdiği doğrultuda yazılmış makalelerden oluşacak. Çoğu daha yeni gün yüzüne çıkmış makaleler olacak. Belki bu kitaplardan sonra bir dizi ‘bakışlar’ ortak başlığı altında Türk düşüncesinde etkili olmuş akımları, düşünürleri irdeleyen seri kitaplar gelebilir. Ve nihayetinde Erol Göka’ya söz verdiğim kallavi bir kitap var, Türk Düşünce Hayatı başlıklı.
Harika!
Murat Güzel kitapları biraz geç kalmadı mı!
Sanmıyorum.
Ben açıkçası on yıl önce kitaplaşmasını beklerdim.
Zor. Niye dersen, o zaman 27 yaşındaydım, nazar değerdi Allah korusun!
Yani o zamanlar nazar yine de değmiştir bence!!
Demek ki nazar değdiren muradına erememiş!
Uzak Koku isimli şiir kitabınız İz Yayıncılıktan çıktı. İz kolay kolay şiir yayınlayan bir yayınevi değil bildiğimiz. Teklifin İz’den gelmesinin bir etkisi oldu mu kabul etmenizde!
Sağolsunlar İlhan Kutluer, Mehmet Kahraman ve M. Ali Akyurt himmet ettiler yayımlandı. Tabii nesirlerin de etkisi var mı onu bilmiyorum ama memnunum kendilerinden.
Murat Güzel için, Konya’da yaşayan bir yazar mı diyelim size, yoksa Konya’da yaşayan bir şair mi diyelim!
Şair-yazar deniyor genelde. Gerçi Konyalılar beni ne şair ne de yazar olarak tanıyorlar, gazeteci olarak biliyorlar.
Konyalıların sizden yeterince istifade edemediklerini düşünüyorum! Kimlerden istifade ediyor Konyalılar daha çok!
TYB Konya Şubesinden

Oraya 200 Konyalı ancak sığar!!
Oradaki programlarda o kadar zaten Konya”daki kültür çevresi. Ama o 200 kişi altını üstüne getiriyoruz Konya’nın.
Kültür adamları güçlü oluyor yani!
Güçlüler de… Güçlerini kazıyan siyasi ve beledi kanat bu gücün farkında değil maalesef.
Hiç bir şiir gecesine katıldınız mı şair olarak!
Çok sıkıcı şiir geceleri. Hatta bu sene de oldu bir tane Karatay Belediyesi yaptı.
Kimleri başarılı bulursunuz şiir gecelerinde şairlerden!
Ben başarılı değilim, başkalarını da bilmem.

En sıkıldığınız şiir gecesi şairi tiplemesi!
Şiirini çok kötü okuyan, bile isteye kötü okuyan… (kardeşim para verecekler, hak et o parayı!)
Bu memlekette Bedirhan Gökçe de şair siz de! Bunlar aklınıza geldiğinde intihar edesiniz geliyor mu!
Ne münasebet! Ha aklıma gelmişken fırsat eldeyken şikayet de edeyim: Dursun Ali Erzincanlı da şair sayılıyor ve o davet edilmediği için başkan hazırlanan şiir gecesini iptal edebiliyor. Konya’ya sözgelimi Hüseyin Atlansoy ilk kez gelecek. Böyle bir gece ve o şehrin seçilmiş başkanı bu programı iptal ediyor.
Düşünsene Ahmet Güntan, Murat Güzel, Hüseyin Atlansoy, Akif Kuruçay, Osman Özbahçe ve Dursun Ali Erzincanlı…
Kimlere seslenmiyordur! Nasıl bir insan okumaz Murat Güzel şiirini! Okuyunca “ne bu ya!” der atar! Karatay Belediye Başkanı okuyabilir mi mesela!
Hayır, okuyamaz.
“Yav kardeşim bunlar da nasıl şiirler!! Bize Mihriban tarzı şiir lazım, var mı onlardan,” diyen tipler uzak dursun benim şiirlerimden. Ya da börtü böcek, aşk meşk arayanlar… Çiçek çocukları da bilhassa uzaklaşsın. Onlar çiçek koklasınlar. Benim işim o değil. Hem herkes her şiiri okumak zorunda da değil
Adınızın hangi şairlerle anılması sizi mutlu eder! Hilmi Yavuz mesela!
Sezai Karakoç, İsmet Özel, Turgut Uyar, Cahit Zarifoğlu… Hilmi amca uzak kalsın, yerinde dursun, bana bulaşmasın
Fuzuli ve Sezaki Karakoç diye bir kitap var. Fuzuli ve Murat Güzel diye bir kitap ismi nasıl olurdu!
Olmazdı. Belki Nefi ve Murat Güzel iyi giderdi.
Neo Epik şiire devam edecek misiniz! (Ediniz lütfen, ediniz!) Bana göre günümüzde neoepiğin en güçlü şairi Murat Güzel!
Doğruların Destanı ve Mümtehine’yi yazıyorum, onlara devam edeceğim. Tabii ironik realizme de…
Bilmem açıklayıcı oldu mu!
Ha bu arada “Devlet-i Ebed Müddet” isimli yine uzun, upuzun bir şiirle karşınıza çıkabilirim belki yarın, belki yarından da yakın. Ama gündüz değil mesela gece…
Eyvallah.
Neo epiği mahkûm etmeye çalışanlara nasıl bakıyorsunuz! Neleri kaçırmış olmamızı istediklerinin farkında değiller sizce!
Neo epiği mahkum etmek isteyenler, neo lirik görsel vb. zottirilerle gündemi işgal etmeye uğraşanlar önce yazdıklarının adam akıllı bazı vukufları dile getirebilmesine dikkat etsinler.
Dile gelmenin ne olduğunu diyorum. Anlam gelir dile anlamsızlık uzak kalır dilden. Ve tabii insandan… Beşer anlamla insan olur. Anlam vermesi ve söylediklerinin bir anlama varmasıyla…
Neoepiği mahkum etmeye çalışanların çoğu ya bir zamanlar burada yer almaya çaba sarf etmiş ama dikiş tutturamamışlardan oluşuyor ya da zaten çıtanın altında kalmışlardan. Sonuçta eleştirilmek iyidir ama eleştirildiğimiz hususları sonradan kabul etmişler tarafından eleştirilmek… İşte bunu kavramakta güçlük çekiyorum
İzanı irfanı yetersizler, eleştirmesin neo-epiği. Belki söylenebilecek yegane ve son şey bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder