Georges Corm, “Sıradan bir coğrafi kavram olan
Batı, zamanla tüm dünya görüşlerini etkileyen bir güce nasıl dönüştü?”
sorusuna cevap ararken ‘Avrupa miti’nin de çözümlemesini yapıyor.
Son otuz yılda modernlik-postmodernlik,
kolonyalizm-postkolonyalizm tartışmalarıyla birlikte Avrupamerkezcilik
de tartışılır bir konu oldu. Oryantalizm-Oksidentalizm tartışmalarının
da eklemlendiği bu sorunlar setinde en az diğer kavram ve coğrafya olan
Doğu kadar anlaşılmaz kalan bir kavram ve coğrafya olarak düşünülebilir
Batı ve tabii ki Avrupa.
Batı’nın kültürel insicamı
Avrupa Birliği tartışmaları ile birlikte Avrupa’nın
politik-kültürel sınırlarının nereden başladığı, nereleri kapsadığı,
nereleri dışladığı; Avrupa’nın kendi içinde bir bütün mü olduğu, yoksa
birbirinden farklı ve bazen karşıt parçalardan mı oluştuğu; Avrupa
adıyla bütünleştirilen politik-kültürel insicamın altında yatan fay
hatları kırılganlıklar, güçlü ve zayıf yanlar... bütün bunlar elbette
son dönem tartışmalarının bir şekilde değindiği hususlar arasında yer
aldı. Bu tartışmalarda üzerinde durulan ya da gözden kaçırılan noktalar
kadar bu tartışmaların yürütülüyor olmasının ne ifade ettiği de
yeterince sorgulanmadı. Fikri planda son iki yüz yılı Avrupailik,
Batılılaşma, modernleşme tartışmalarıyla geçmiş Türkiye’de
tasavvurlarımızda yandaş ya da karşıt olduğumuz Avrupa fikirlerini
tartışmanın iyi bir fırsatı olarak duruyor Georges Corm’un Avrupa ve
Batı Miti adlı kitabı.
“Sıradan bir coğrafi kavram olan Batı, zamanla tüm
dünya görüşlerini etkileyen bir güce nasıl dönüştü? Yunan ve Roma
dönemlerinden itibaren tek bir bütün halinde yaşanmış gibi gösterilen
Avrupa tarihi aslında kaç farklı koldan ilerledi?” gibi sorulara cevap
ararken sözünü ettiği mitin de çözümlenmesine katkıda bulunuyor. Avrupa,
Ortaçağ’dan itibaren diğer uygarlıklarla kurulan yoğun ilişkiler
sayesinde bilimsel devrimi, Aydınlanma’yı ve Endüstri Devrimi’ni
yaşarken, bugünkü iktidarına doğru adım atmaya başlamıştı. Yaşanan
değişimlere karşı Almanya’dan gelen Aydınlanma karşıtı romantik tepki
Rusya’ya sıçrayarak kültürel ve politik gerilimler yarattı. Din, 19.
yüzyılın ateşli tartışmalarının da merkezindeydi. Tüm ideolojileri
etkisi altına alan antisemitizm, kültürel ve toplumsal marazların ortaya
dökülmesine ve neticede Yahudilerin Nazilerce katline yol açacaktı...
Mozart’tan Hitler’e Avrupa...
Bu olgular ağını ele alan Georges Corm, Avrupa’nın
bu karanlık yüzden ibaret olmadığını da hatırlatıyor: Yaşlı kıtanın
tarihinde, sanatın, özellikle müziğin ulaştığı nokta; insana ilişkin her
gerçeğe duyulan sonsuz merak; gerçekleştirilememiş olsa da, daima
düşlenen evrensel ahlak gibi pek çok değer de yer alıyor. ‘Batılılar’a
yönelik önyargıların dayanaklarını araştıran bu kitap, Avrupa’nın
tarihine ilişkin şu temel soruyu soruyor: Mozart’tan Hitler’e uzanan
yolda neler oldu? Tarihi yeniden okurken bugün dünyayı sarsan
çatışmaları daha açık biçimde görebilmemizi sağlayan bu ilginç
araştırma, Avrupa tarihinin saklanan yönlerini sergilerken eksik
bırakılan bağlantıları işaret ediyor, ‘kurgulanmış’ olanların ise
‘büyüsünü bozuyor’.
STAR-AÇIK GÖRÜŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder