28 Eylül 2013 Cumartesi

Jön Türkler Jön Kürtlere karşı...


Son yıllarda popüler entelektüel kavram dağarcığının asla vazgeçemediği kelimelerin başında gelir ‘öteki’ ve ‘ötekileştirme’. Bu kelime kullanıldığı andan itibaren bu kelimeyle muarızını suçlayanı bir kutsallık halesiyle kuşatır, onun söylediklerini neredeyse bir dokunulmazlık zırhıyla kaplar, bütün iyilikleri onda, bütün kötülükleri de ötekileştirdiği iddia edilen tarafta toplar. ‘Ötekileştiren’lerin, nasıl ötekileştirildiği ise hep gözden kaçırılır.
Oysa bu popüler entelektüel kelimeye atfedilen iyilik ve kötülükleri belirleyip söyleme ve tartışmaya katılanlara iyilik ve kötülükten paylarını dağıtma gücünün kendisinin de sorunlu, yanları bu kelimenin kendine dönüşlü yapısının doğurduğu yeni tartışma alanlarının netameli boyutları nedense bu tür tartışmalarda hep görmezden gelinir.
Otantik halklar
Sosyolojiyi, felsefe ve tarih okumaları olmaksızın okutulan sosyolojinin bir ‘teknoloji’ olduğu konusunda ısrarcı bir sosyoloji profesörü olan Arslan’ın Açık Görüş’te yayınlanmış yazı ve söyleşilerinden tertip edilmiş bir kitap Jöntürkler Jönkürtler Muhafazakarlar. Etiği ontolojiye önceleyen Yahudi filozof Emmanuel Levinas’a çok şeyler borçlu Arslan’ın metinleri. Demokratik açılım tartışmalarıyla birlikte son aylarda Türkiye gündemini bütün cesametiyle kaplamış Kürt sorununa dair söylenenlere ilişkin bir yapısökme girişiminin en güzel örneklerini taşıyor sorumluluk etiğiyle birlikte yazılarına Arslan.
Onun yazdığı şu satırlar üzerinde ısrarla durulması ve tekrar be tekrar düşünülmesi gereken şeyin ne olduğunu da gösteriyor: “Halkların elitleri adam ettiği görülmüştür; fakat tersi, kısa dönem ve diktatörlükler hariç vaki değildir. ‘Reel’ ihtiyaçlar, ‘ideolojik’ ihtiyaçların yok edicisidir... Türkiye Cumhuriyeti Devleti, otantik Kürt halkların demokratik ihtiyaçlarını ‘demokratik’ kılıfıyla sunulan Kürt Siyonizmi’nin taleplerini reddetmelidir. Bu öncelikle otantik Kürt halklar için gereklidir. Siyonist Kürtçülük, reel, otantik Kürt halkların zehridir, ilacı değil.”
Arslan’ın entelektüel bakış açısını geliştiren dilin Alman felsefe geleneği olması metnin dikkatlice okunmasını da gerektiriyor. Kitapta yer alan yazılar her ne kadar aforizmik, minik çekiç darbeleriyle yazılmış görünse de felsefi ima ve içerimleri bakımından günlük siyasette karşılaştığımız tartışmaların fevkinde kendine özgü ve ancak rahatça anlaşılabilir bir jargonu geliştirmeye de imkan tanıyor.
STAR-AÇIK GÖRÜŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder