21 Eylül 2013 Cumartesi

BUNLARI SİZE ANLATMAK İÇİN

ODTÜ’de hazırlık sınıfına başladığım sıralarda, 1988’de efsanesi kulaklarıma kadar gelmiş biriydiMüfid Yüksel. Sosyoloji bölümündeki derslerde çatır çatır hocalarla tartışan, sosyolojinin vb. sosyal disiplinlerin nasıl batının sömürgeci anlayışıyla şekillendiğini onlara karşı savunan bir kişilik. Efsanenin en çarpıcı bölümü bundan sonrası. Bir gün dayanamaz bir hoca, o meş’um soruyu sorar: “Peki o zaman sen niye sosyoloji okuyorsun?” Cevap elbette muhteşemdir: “Bütün bunları size anlatabilmek için buradayım!”Müfid Yüksel
Alaaddin Camii’nde restoratörleri terletti
1995’te Müfid Yüksel, Konya şehir tasarımında dönemin büyükşehir belediye başkanı Halil Ürün’ün çağrısı üzerine Konya’ya gelmişti. Uzun uzun birlikte şehir merkezinde gezmiştik. Demirciler içindeki Bulgur Tekke Camii’nden o sıralar sözde restore edilmekte olan Alaaddin Camii’ne kadar birçok tarihî mekânı birlikte gezdik onunla. Her tarihî mekânda ayrı bir macera yaşadık. Sözgelimi Alaaddin Camii restorasyonuna bizi almak istemediler, camiyi gezmemize izin vermek istemeyen yetkililere ayaküstü yalan söyledik, ‘Zaman gazetesi muhabiriyiz’ diye. Adamlar ürküp aldılar içeri. İçerde ODTÜ’de doktora yapan İranlı bir arkeologla da karşılaştık. Restorasyon adına camide işlenen cinayetleri içi yanarak aktardı bize o arkeolog. İran’a dönmeyeceğini, Avustralya ya da ABD’ye gideceğini söylemişti. Bu, onun gözümüzden düşmesi için yeter sebepti.
Müfid YükselMüfid Yüksel’in klasik kelamî konuşma üslubunu, diyalektiğini, orada tartışma esnasında sınamıştım. Niye cami restorasyonunda beton sıva kullanılıyordu da Horasan harcı kullanılmıyordu? Terletmişti restorasyon yetkililerini. Bütün kitabelerin de yalan yanlış yerleştirildiğini çıtlatmıştı laf arasında. Buna cevap verecek yeterlilikte Selçuklu yazısını okuyabilecek bir kişi yoktu elbette yetkililer arasında.
İmamın gözleri nasıl açıldı faltaşı gibi?
Bulgur Tekke Camii’nin avlusundaki lahit ilgisini çekmişti Müfid Yüksel’in. Ve caminin çinilerinin üstünün cami cemaati tarafından imamın öncülüğünde boyanıyor oluşu… Kızgınlıktan ateş saçacak gibiydi Müfid Yüksel. “Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Bu çinilerin her biri (rakam temsilidir, M.G.) 500 milyon lira. Bunları örtmeniz camiyi güzelleştirmez, aksine çirkinleştirir.” Rakamı duyan imamın gözlerinin faltaşı gibi açıldığını görünce de eklemişti: “Sakın bu çinileri söküp satayım deme, bir daha geleceğim, kontrol edeceğim!”
Bir fikir olarak Konya’daki Büyük Bedesten’in yenilenmesi projesini ilkin Müfid Yüksel’den işitmiştim. Şimdilerde, yani aradan 15 yıl geçtikten sonra Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bu yönde bir girişimi var.Müfid Yüksel -Şeyh Bedreddin
Şeyh Bedreddin’i yanlış tanıtanlara
Müfid Yüksel’in belki de zihnimizi açan en önemli teşebbüsü Şeyh Bedreddin üzerinedir. Musa Çelebi’ye kazaskerlik yapmış o büyük âlimin, 20. yüzyıl başlarında Şemseddin Günaltay eliyle Nazım Hikmet vb.’lerine meze kılınmak istenmesi ve Osmanlı’daki sosyalist düşüncenin ilk temsilcisi olarak yanlış tanıtılmasına uzunca bir muhalefet şerhi düştü, Şeyh’in torununun yazdığı menakıbnameye dayanarak.
Tayyip Erdoğan’ın danışmanıydı
Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Alevilik çalıştı. Alevilerle ilgili konuda belediyeye danışman olarak hizmet verdi. Sonradan “dönmeler” konusunda da birtakım çalışmaları oldu. Fakat bütün bu eserleri Müfit Yüksel’in asıl yeteneklerini çarçur ettiği eserler olarak görülmeli bence.
Aileden edindiği klasik ilimler birikimi ile ODTÜ Sosyoloji’den edindiği disipliner bakışı sentezleyebilme kudreti onda var. Güncel meselelere eğilmek gerekli elbette, an’ı yitirmeden evrensele açılabilme becerisi. Geçici olanda kalıcı olanı yakalayabilme yeteneği.
Zaten aydınlarımızın en temel problemi bu değil mi?

Murat Güzel, portre yazılarına kaldığı yerden devam ediyor
kaynak : dünyabizim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder