21 Ekim 2013 Pazartesi

EDEBİYATÇILARDAN HABER SİTESİ

Murat Güzel ile aktif kulis'i ve interaktif haberciliği konuştuk.


aktifkulis.com sitesi sadece Konya ile ilgili gibi görünen fakat yayınladığı haberlerle herkesin dikkatini çeken bir mecra. Oldukça başarılı haberlere ve dosyalara imza atıyorlar. Başarılarının arkasında, site ekibinin edebiyatçılardan oluşması da olabilir. Aktif Kulis’i şair Murat Güzel ile konuştuk.

Aktif Kulis niye var? Bize Aktif Kulis'i anlatır mısın biraz. Yayın Yönetmenliği süreci nasıl gelişti? Niye haber portalı?
Yaklaşık beş yıl boyunca Memleket gazetesinde, gazetenin yayın hayatına başladığı ilk günden itibaren musahhihlik, kültür editörlüğü süreçlerinden de geçerek haber müdürlüğü görevine yükselen bir gazetecilik serüvenim oldu. Bu serüven içinde yazdıklarımız oldu, yazamadıklarımız oldu. Yerel gazeteciliğin avantaj ve dezavantajlarını bütün boyutlarıyla bu süreçte tecrübe ettim. Sadece teoride ve sözde kalan şeyler ile pratiğe dönük, eylemlilik içinde varılan vukuflar arasındaki derece farklarını da müşahede ettim.
Murat GüzelBeş yıl önce gazetenin kuruluşunda Ahmet Şükrü Kılıç’ın da katkısı vardı. Fakat Ahmet abi, diğer ortaklarla yaşanan bazı sıkıntılar sebebiyle gazeteden ayrılmış, kendine ait internet sitelerinde mücadelesini sürdürmüştü. Bu siteleri Konyalılar biliyordu. 1989’lardan beri Ahmet abinin sürdürdüğü erdem mücadelesinin bir devamı olarak kuruldu aktifkulis.com. Siyasetedevam.com’un devamı olarak.
Bir haber portalının etkinliği ile yerel bir gazetenin etkinliği arasında elbette önemli bir fark var. Bu farkın hukuki, siyasal, kurumsal, ekonomik, fikri bazı boyutları da olabilir. Sözgelimi gazetede yer alan bir haber Cumhuriyet savcıları için bir “suç duyurusu” niteliğini kendiliğinden taşırken internette yer alan aynı haber aynı savcılar için herhangi bir kıymeti haiz olmayabiliyor. Bu internet haberciliğine dönük olumsuz bir durum elbette. Ancak buna karşın, internet haberciliğinin başka avantajları var.
Aktifkulis.com’un kuruluşu yayın yönetmenliğimle iç içe. Bir güç gösterisi değil en azından haber portalı deneyimi benim için. Konya merkezli olmakla birlikte ufku Konya’yla sınırlı bir site değiliz. Yerel gazetecilikte ise ufkunuzu mutlaka daraltmak, gazetenin maddi menfaatini kollamak durumundasınız. Bu neyi nasıl yazdığınızı da üstten belirleyen bir durum. Gördüğünüz haksızlığa, zulme engel olabilmenizin koşulları da buna bağlı. Oysa internet haberciliğinde öyle bir kısıtlamanız yok. Ekonomik bakımdan daha rahat, daha hasbi ve içten bir gazeteciliği sürdürme imkanı sunuyor haber portalı
Aktifkulis.com’un temel haber anlayışını ise şöyle özetleyebiliriz: Karşı çıktığımız şeyleri tersinden tekrarlama hatasına düşmeden Hakk’a ve hakikate aidiyetimizi tebellür ettirmek, bu aidiyeti toplumsal ilişkiler ağında da cisimleştirmek. İyiye, doğruya, güzele ilişkin hayat hamlemizin daima kötüden, eğriden, çirkinden beri olduğumuzun ilanıyla eş gelişmesine ilişkin bir tutum yani. Haksızlık her kimden gelirse gelsin karşı durabilme cehdi.
Bu elbette ele aldığınız konuya ilişkin toplumsal duyarlık ve kamuoyu oluşturabildiğiniz, bu duyarlık ve kamuoyunu yeğinleştirebildiğiniz ölçüde mümkündür.

Şairsin. Tezkire’deki siyaset ve felsefe yazılarıyla dikkat çektin. Şimdilerde güncel yazılarla ilgi çekiyorsun. Aktif Kulis'te güncel yazılarının şiddet dozu giderek artıyor, niye?
Üslup ve dozajımızın hâlâ son derece “leyyin” olduğunu düşünüyorum halbuki. Bu elbette mücadele ettiğimiz kötülüklerin sahiplerini her şeye rağmen “firavun” kabul etmememizin bir sonucu. Hepimizde var olan bir kötü tortu esasen “firavun”laşma. Tezkire’deki yazılarda teorik bir mücadele söz konusuydu. Şiirler ise duyarlılığımızın keskinleştiği bir ruhi dönemeçtedir. Güncel yazıların bu mücadelelerin kesişim noktasında onları takviye ettiği söylenebilir.
Murat GüzelAktif Kulis’te güncele değgin yazdıklarımın bu perspektiften değerlendirilmesi elzem. Herhangi bir zamanda geçerli olmayan bir düşüncenin hiçbir zaman geçerlilik kazanamayacağına inananlardanım. Düşüncelerimizin, topluma ve hayata bakışımızın muvakkat olduğu doğruysa, bunun süreklileştirilebileceğine güvenimizin de olması gerekir. Bergson2un o örneği hep aklımdadır aslında. Çayın içine şeker atarsınız ve erimesini beklersiniz. O şekerin çayın içinde erimesi için çünkü belli bir “süre”nin geçmesi gerekir. Sizin kaşık kullanmanız bu süreyi ortadan kaldırmaz, sadece hızlandırır. Güncel yazılar da bu kaşığa benzer. Sürecin aynı doğallığı içinde daha hızlı yaşanması için bir nevi moderasyondur bu yazılar. Dozaj meselesi de atılan şekerin kesme mi toz mu olduğuna yakından bağlıdır.
Bugün yaşattığımız birçok olumsuz kanaat, davranış ve tutum kesme şeker örneğindeki katılığa sahip. Hakikat çayında bunları aşındırmak için daha sert kaşık darbelerine ihtiyaç var.

Bir tür “erdemliler, faziletliler birleşmesi” gibi mi düşünüyorsun yani Aktif Kulis'teki çabayı?
Öyle de denebilir. Aktif Kulis’teki çabayı yüceltme, kutsallaştırma gibi bir gayemiz yok. Neyse o. Doğruluğun bizatihi kendisi destansıdır. İyilik, ayrıca övgü istemez; o kendi kendini varlığıyla över zaten.
Önemli olan, iyiye, doğruya, güzele ulaşma çabamızın sadece “bireysel” planda kalmamasının yollarını açmaktır. Kaldırımda rastladığınız ve insanların yürümesine engel teşkil eden bir taş parçasını alıp kenara kaldırmak da böyle bir çabadır. Bizim çabamızın bundan bir farkının olduğunu düşünmüyorum. Belki yolun ortasından kaldırmaya çalıştıklarımız “lök gibi” durdukları için orada “Bir el atıver abi!” demek zorunda hissediyoruz aldırmaz tavırlarla yanımızdan yöremizden geçip gidenlere!

Aktif Kulis'in imtiyaz sahibi Ahmet Şükrü Kılıç'la belgelerini önceden paylaştığın oluyor mu hiç?
Bazen. Bazen de Ahmet abi paylaşıyor sahip olduğu belgeleri. Sonuçta habercilik haber kaynağına ulaşma gücünüzle ilgili bir şey. Ama bundan önce o konuda haber yapmaya dönük iradeniz daha etkin. Bakış açınız önemli. Aynı konuda bakış açılarına göre bir olumlu, bir de olumsuz iki ayrı haber çıkarabilirsiniz pekala! Bu nasıl oluyor derseniz, vallahi ben de bilmiyorum! Beş yıllık gazeteciliğimde bunun örneklerine sık rastladığım için böyle konuşuyorum. Hakikat penceresinden görünen manzara ile “çıkar” penceresinden görünen manzara aynı olmayabiliyor pekala.

Murat GüzelRahat bozuyor mu kardeşim sizi? İşinize gücünüze baksanız olmuyor mu? İntihalcileri, üniversitedeki dönen dolapları, holdingleri vs. niye bu kadar büyütüyorsunuz?
Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında Konya’da Kolordu Komutanı ve II. Ordu Müfettişi olarak görev yapan Fahrettin Altay’ın resmettiği bir Konya halkı var. Bazı noktalarda çok önyargı dolu Fahrettin Altay paşa. Ama tavus kuşunun muhteşem kanatlarının rengine kanmadan, cılız, çirkin bacaklarına da dikkat çekiyor bazı tasvirleriyle. İkiyüzlülüğü, senin söylediğin “dolapçılığı”, inanan insanları kandırmayı (her ne kadar o insanlar zaten kanmaya “meyyal” olsalar da) anlamıyor benim kunt aklım. Bu anlayışsızlığım sebebiyle sanırım büyüyor bu meseleler gözümde.

Aktif Kulis'e kimler nasıl gözle bakıyorlar?
Belediye başkanları sözgelimi yaptığımız interaktif haberciliğe o kadar olumsuz bakmıyor, zannedildiğinin aksine. Çünkü dürüst, güvenilir ve proaktif bir yayın politikası güttüğümüzü fark ediyorlar. Henüz sitenin tanınırlılığı istediğimiz düzeyde değilse de günbegün artan bir ziyaretçi profilimiz var. Yerel bir gazetenin yazıişleri müdürü bir arkadaşım sitede yayınlanan haberlerin her birinin ulusal basınlık olduğunu söyledi sözgelimi geçenlerde. Okurlarımız sağ olsunlar, yaşadıkları, gördükleri haksızlıkları gönül rahatlığıyla gönderiyorlar sitemize. Araştırıp konuyla ilgili haberimizi de yapıyor, kamuoyunu bu haksızlık karşısında bilgilendiriyoruz. Elbette “zulüm” işleyen kişi kendini zalim olarak adlandıramaz. Haberlerimizde zulüm işlediklerini belgelediklerimiz de bize “hınç dolu” gözlerle bakıyor. Bu meş’um bakışları da umursuyor muyuz? Hoşgörülü Mevlana bile zaman zaman bu hoşgörüsünü hor görüye tebdil etmekten çekinmemiştir. Biz ve muarızlarımız bundan niye çekinsin?

Bu gidiş nereye? Yani diyorum körler memleketinde görmek hastalık sayılırmış, biliyorsun. Görmezden gelseniz olmuyor mu bazen? Alemin halk babası Aktif'çiler mi oluyor yani?
Hakikati görmenin hakikat sayıldığı yerde yenilerde yazmakta olduğum bir şiirin “giriş” kısmıyla cevaplandırayım bu soruyu da istersen:
Cesaret, biraz daha cesaret
Ne rızk korkusu ne ölüm endişesi
Gözlerini iyice aç
                     ve büyük bir adım at
Gözlerini irice aç
                     ve büyük bir adıma at
Ne rızk korkusu ne ölüm endişesi.
Kimsenin babası değiliz elbette, hakikat “öksüz” değil! Belki de hem halkın hem de bizim asli babamız odur! Hakk’a ve hakikate ittiba her birimizi bu öksüzler yurdunda ayakta kılan yegâne şeydir. Unutmayalım ki, biz onu değil, o bizi gözetiyor, görüyor.
Teşekkür ederim. İyi finaldi. İrice açılmış gözlerine sağlık.
Ben teşekkür ederim.

Vural Kaya konuşturdu.
dunyabizim.com, 2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder