13 Ekim 2013 Pazar

Osmanlı’da hafiye teşkilatı

Yüksel, Osmanlı devletinin istihbarat faaliyetlerini, bunun Westfalia sonrası dünya konjonktürüne uygun hale dönüştürülme çabalarını II. Mahmut dönemini esas alarak irdeliyor.
CIA ve MOSSAD gibi modern devletlerin ihtiyaç duyduğu istihbarat faaliyetlerine “tarihsel köken” arayışının ürünü olarak çıkan birçok popüler kitap vardır piyasada. Bu popüler kitaplar verdikleri “popüler” malumat ve bilgilerle Türkiye’deki istihbarat tarihi anlayış ve yazımlarını da etkilediler. Osmanlılar, kuruluş yıllarından itibaren istihbarattan istifade ettiler. İstifade şekli zaman ve şartlara göre değişti. Bazen saltanat mücadeleleri etrafında, kimi zaman diplomasi sahasında, ama en çok askerî hareketlilik sırasında istihbarat sağlamaya dönük çabalara büyük önem atfedildi. Osmanlı eliti, etraflarında veya sınırlarının ötesinde gelişen askerî-siyasî olaylardan bir şekilde haberdar olmaya çalıştı, büyük güç olmanın yansıması ve zorunluluğu olarak. Zorunluluk çok defa casuslar, tebdiller, tacirler, yolcular, esirler, tercüman ve gemiciler vasıtasıyla yerine getirildi. Hepsinden istifade etme şekli farklıydı ve hiçbir zaman sağladıkları bilgi tek başına mutlak doğru olarak kabul görmedi. En azından birinin ötekini teyit etmesi gerekiyordu.
Osmanlı istihbarat çalışmalarının en tanıdık yüzü casuslardı ve kadrolu bir imparatorluk memuru statüsüne sahip olmaya yaklaşmışlardı, en çok II. Mahmud zamanında… Karşı istihbarat faaliyetlerini engellemenin en az istihbarat çalışmaları kadar önemli olduğu gerçeği de Osmanlılarca anlaşılmıştı, o yönde alınan tedbirlerle.
II. Mahmut ve istihbarat
Osmanlı istihbaratının daha birçok hususiyeti vardı, zorluk ve eksiklikleri de… Bunları aşmak için neler yapıldı? Zorluklar aşıldı, eksiklikler tamamlandı ve doğru bilgiye ulaşıldı mı? Osmanlı istihbaratı hakkında daha nice soru ve sorunlar vardır. Türk istihbarat teşkilatlarının kuruluşu en fazla Sultan II. Abdülhamid’in “hafiye”ciliğine kadar götürülür, resmi birçok görüş tarafından sözgelimi. Bu tarihlendirmenin de siyasi bazı saiklerle yapıldığı hiç kuşkusuzdur. II. Abdülhamid’e atfedilen “istibdad”a ilişkin en önemli ve mücehhez delil bu hafiye teşkilatıdır. Oysa istihbarat faaliyeti, devletlerin kendi iç ve dış güvenlikleri; siyasi, sosyal, bilimsel, ticari ve teknolojik stratejileri yürütülmesi gerekli en önemli faaliyetler arasındadır. Devletlerin “çadır-devlet” ya da “modern devlet” olması da bu gerekliliğin savsaklanmasını hoş görmez. Tarihçi Ahmet Yüksel, yaygın olan ve yaygın görüşün aksine Osmanlı devleti ve elitinin istihbarat faaliyetleri çerçevesindeki yapılanışını, bu konudaki faaliyetlerin Westfalia sonrası dünya konjonktürüne uygun hale dönüştürülmesi çabalarının önemli bir kesitini, II. Mahmut dönemini esas tutarak irdeliyor.
2. Mahmud Devrinde Osmanlı İstihbaratı, Ahmet Yüksel, Kitap, 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder