Arap Baharı olarak bilinen sürecin
başlamasından hemen önce, 10-12 Aralık 2010’da Ankara’da
gerçekleştirilen Arap-Türk Sosyal Bilimler Kongresi, Arap ve Türk
aydınları arasındaki ilişkilerin kopukluğunu gidermek, hükümetler
arasındaki sıcak ilişkilere sivil toplum düzeyinde ya da akademik
düzeyde bir cevap üreterek Arap ve Türk aydınlar arasındaki kültürel ve
fikri alışverişin zenginleşmesini sağlamak amacıyla düzenlendi.
Stratejik Düşünceler Enstitüsü’nün önayak olduğu kongrede uluslararası
ilişkiler üzerine kongrede sunulan tebliğlerin önemli bir kısmında Türk
dış politikasının Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından
geliştirilmiş kavramlarının ‘yerleşik’ kavramlar haline dönüştürüldüğü
gözlemlemek ilginçti. Birçok tebliğde ‘yumuşak güç’, “tarihsel, kültürel
ve coğrafi derinlik”, ‘stratejik derinlik’, ‘sıfır sorun’ ve buna
benzer birçok kavramın Arap sosyal bilimciler tarafından üzerinde
düşünülen ve tartışılan kavramlar olduğunu gözlemlemek mümkün. Bu
kavramlar etrafında Arapçada oluşan literatürün kayda değer bir hale
gelmiş olmasını da not etmeli.
Kongrenin hemen sonrasında önce Tunus’ta ve ardından Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen, Suriye ve Ürdün gibi ülkelerde patlak veren, kimi başarıya ulaşan kimi bastırılan, kimi ise halen süren ve genel olarak Arap Baharı adı verilen büyük ve köklü toplumsal değişim dalgasına dair yazıp düşünenlerin görmezden gelemeyeceği türden tebliğler yer alıyor derlemede. Arap dünyasında işlerin olduğu gibi gitmeyeceğine ilişkin kongre esnasında sunulan bildirilerde zımnen içerilen vurguya rağmen, Arap toplumlarında yaşanan bir olayın tetiklemesiyle bu kadar büyük ve hızlı bir değişimin olabileceğine dair sosyolojik bir öngörünün de mümkün olmadığı bir dönemde yapılmış kongrede sunulan bildiriler bu yüzden hem zamanlama hem de içerikleri bakımından büyük önem taşıyor.
Arap ve Türk aydınlarının Batı’nın ve Batılı dillerin dolayımı olmaksızın doğrudan birbirleriyle iletişime geçtikleri, konuşup tartıştıkları bir iklime katkı bakımından da önemi inkâr edilemeyecek kongrede sunulan bildirilerin kitaplaştırılması bu açıdan da son derece yerinde.
Kongrenin hemen sonrasında önce Tunus’ta ve ardından Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen, Suriye ve Ürdün gibi ülkelerde patlak veren, kimi başarıya ulaşan kimi bastırılan, kimi ise halen süren ve genel olarak Arap Baharı adı verilen büyük ve köklü toplumsal değişim dalgasına dair yazıp düşünenlerin görmezden gelemeyeceği türden tebliğler yer alıyor derlemede. Arap dünyasında işlerin olduğu gibi gitmeyeceğine ilişkin kongre esnasında sunulan bildirilerde zımnen içerilen vurguya rağmen, Arap toplumlarında yaşanan bir olayın tetiklemesiyle bu kadar büyük ve hızlı bir değişimin olabileceğine dair sosyolojik bir öngörünün de mümkün olmadığı bir dönemde yapılmış kongrede sunulan bildiriler bu yüzden hem zamanlama hem de içerikleri bakımından büyük önem taşıyor.
Arap ve Türk aydınlarının Batı’nın ve Batılı dillerin dolayımı olmaksızın doğrudan birbirleriyle iletişime geçtikleri, konuşup tartıştıkları bir iklime katkı bakımından da önemi inkâr edilemeyecek kongrede sunulan bildirilerin kitaplaştırılması bu açıdan da son derece yerinde.
Kaynak: Uluslararası ilişkilerde Davutoğlu terminolojisi - Açık Görüş - Star Gazete http://haber.stargazete.com/acikgorus/uluslararasi-iliskilerde-davutoglu-terminolojisi/haber-705053#ixzz2i4ERDNaB
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder