10 Ekim 2013 Perşembe

Tipik bir kapitalistleşme hikâyesi: ‘Yav İşte Fabrikalaşak’

Bu bir girişimci iştahının hikâyesi’ diyen Kurtuluş Cengiz’in okura sunduğu tarihsel materyalist ‘teorik’ hikâyede Hacılar artık küçük bir kasaba değil, tipik bir kapitalizm şehri.
1990’lı yılların başından itibaren “Anadolu kaplanları”, “Yeşil sermaye”, “İslami Kalvinistler” vb. tabirlerle Türkiye’nin efkâr-ı umumiyesi gazete sayfalarından televizyon tartışmalarına kadar birçok alanda sık sık karşılaştı.
Dinden ekonomiye, İslamcılıktan kapitalizme, sosyolojiden tarihe çok farklı alanlardan dallanıp budaklanan, medyatik tartışmalarda asıl özü zayi edilse de Türk modernleşmesinin “özgüllüğü”nü savunanlara bolca malzeme tedarik edebilecekleri ya da tam tersi Türkiye’nin bu ekonomik gelişme modeliyle birlikte Batı’nın ve küresel ekonominin sömürgelerinden birine dönüştüğünü iddia edenlere kanıt sunabilecek bir süreç yaşanıyordu “taşra”da.
Türkiye’de 20.-21. yüzyıl dönümünden beri sadece sosyal bilimlerin değil medyanın da moda deyişleri arasına giren bu tabirlerin kaynağı neydi? Taşra
şehirlerinin küresel ekonomik süreçlere eklemlenen muhafazakâr-dindar girişimcilerin kastedildiği bu tabirlerle esasen Anadolu’daki büyük sanayileşme hamlesi övülüyor mu, yeriliyor mu, yoksa analiz mi ediliyordu?
Kurtuluş Cengiz, ODTÜ Sosyoloji bölümünde yazdığı doktora tezine dayanan kitabında moda tabirlerin cazip olduğu kadar kolaycı genellemelerine kapılmaksızın, işte bu olguyu inceleme altına alıyor. Tarihsel materyalist bir metodolojik çerçeveyle meseleye baktığını söylüyor Cengiz. Bu çerçeveyle söz konusu ekonomik gelişmenin tipik bir örneğine bakıyor: Kayseri’nin kıyısında bir küçük kasaba iken, global piyasaya iş yapan bir merkeze dönüşen Hacılar’a tutuyor merceğini.
Pratik ve pragmatik  
Cengiz, Hacılar’da tipik bir kapitalistleşme ve modernleşme hikâyesi buluyor. Hırsla, “hatta hınçla” çalışan, pratik ve pragmatik bir kapitalist tipinin hikâyesi. Bir girişimci iştahının hikâyesi. Moda tabirlerin düşündürdüğü türden “kendine mahsus” bir hikâye değil. İlginçliği daha çok, modernizmin ve kapitalizmin nüfuz kudretini olanca canlılığıyla gösteriyor olmasında Cengiz’e göre. Cengiz’in okura sunduğu tarihsel materyalist “teorik” hikâyede Hacılar artık küçük bir kasaba değil, tipik bir kapitalizm şehri.
Ancak aynı verilerin, aynı mülakatların farklı teorik çerçeveler için farklı yorumlama modellerine ve yine farklı türden “hikâye anlatımları”na da imkân sağladığını vurgulamak gerekiyor.
Yine de Kurtuluş Cengiz, sunduğu veriler, zengin mülakatlar, ayrıntılı gözlemler ve keşif heyecanıyla, Türkiye’nin modernleşme literatüründe önemli bir yer tutacak bir eser ortaya çıkarıyor. 
“Yav İşte Fabrikalaşak”, Kurtuluş Cengiz, İletişim, 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder