Felsefe tarihini genellikle büyük filozofların düşüncelerini merkeze
alarak okuma alışkanlığına sahibiz. Bu alışkanlığımız neticesinde
felsefi düşüncenin içsel akıcılığını ve sürekliliğini kaçırmak da
handiyse zorunlu bir sonuç. Büyük filozofların devasa gölgeleri
sebebiyle varlıklarını çoğunlukla seçemediğimiz, ancak büyük fikirlerin
oluşmasına yol açan mümbit ortamların oluşmasındaki katkıları inkâr
edilemeyecek daha düşük profilli düşünürleri görmezden gelmeye
meyilliyizdir. Yasakoyucular düzeyinde itibar görmeyen yorumcuların
tartışılan meselelere yönelik incelikli katkılarını da fark edememe gibi
bir yanlışı doğurur halbuki bu tutum.
Sözgelimi Batı felsefe
tarihine ilişkin okumalarda Kant ile Hegel arasındaki süreçte neler olup
bittiğine dair bilgimiz kısıtlıdır. Felsefede Kopernik devrimini
gerçekleştirdiği hep söylenegelen Kant’ın, Saf Aklın Eleştirisi, Pratik
Aklın Eleştirisi ve Yargıgücünün Eleştirisi kitaplarından oluşan üçlü
eleştirisi, modern felsefenin doğuşu, Aydınlanma felsefesinin en özlü
ifadesi ve felsefi düşünüş içinde o zamana dek kendisine büyük ihtiram
gösterilen metafiziğin gözden düşmesine yol açan kapsamlı bir müdahale
olarak kavranabilir. Ancak, Kant’tan Hegel’e geçince oluşan büyük
kavramsal değişimi, metafiziğin gözden düşmesine verilmiş tepkinin doğal
bir sonucu olarak mı değerlendirmelidir, yoksa batı felsefesinde
Kant’tan sonra düşünce üretmiş daha düşük profilli düşünürlerin
katkısının oluşturduğu birikimin bir sonucu olarak mı görmeliyiz? Kant
ile başlayan süreçte bir zamanlar felsefenin gözbebeği ve kraliçesi
olarak görülen metafizik nasıl ele alınmıştır? Felsefelerinde metafiziği
eleştiren filozoflar, onu tamamen ret mi etmişlerdir, yoksa mahiyeti,
kapsamı ve amacına bazı müdahalelerde bulunarak ona yeni bir rol mü
biçmişlerdir? Eğer yeni bir rol biçmeden söz edilecekse metafiziğin
felsefenin diğer alanları ile ilişkisi nasıl sağlanmıştır? Bu açıdan
metafizik düşünce özelinde filozoflar arasında sürekliliği sağlayan veya
farklılığa yol açan hususlar nelerdir?
Kant sonrası metafizik
Kuruluşundan
bu yana faaliyetlerinde felsefenin önemli bir yere sahip olageldiği
Bilim ve Sanat Vakfı Medeniyet Araştırmaları Merkezi bünyesinde bir
araya gelen felsefeye gönül vermiş bir grup insanın himmetiyle Mayıs
2009-Haziran 2011 tarihleri arasında, yukarıdaki sorular çerçevesinde 11
filozofun görüşlerinin, alanında uzman isimlerin öncülüğünde
tartışıldığı bir toplantı serisinin ürünü olan Kant Sonrası Metafizik
Üstüne Konuşmalar kitabı bu sorular eşliğinde meseleyi ele alıyor. Kant
sonrası metafizik düşüncenin içine girdiği bunalıma verilen fikri
tepkilere dair sürdürülen bu tartışmalar serisi düşüncenin akışkanlığı
konusunda ilginç veriler sağlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder