19 Ekim 2013 Cumartesi

İbn Haldun’u keşfetmek!

Batı’da ancak 19. yy’da bilim kimliği kazanan tarihin temellerinin daha 14. yy’da Mağripli bir Müslüman tarihçi tarafından atıldığını öğrendiklerinde, Batılılar buna inanmak istemedi.
Asya, Afrika ve Avrupa’nın en önemli uygarlıklarını yaratmış olan Eski Dünya’da, Akdeniz havzasının özel bir yeri vardır. İslam ve Hıristiyan uygarlıkları, Çin ve Hint uygarlıklarına göre birbirleriyle çok daha yakın ilişkiler kurmuşlarsa, bunda Akdeniz’in birleştirici rolünün payı büyüktür. Ayrıca İslam uygarlığının, kendisinden önceki Helenistik uygarlığı, orijinal bir sentezle Hıristiyan dünyasına aktararak Eski Dünya ile Yeni Dünya arasında köprü oluşturduğunu da unutmamak gerekir. İbn Haldun bütün bu birikimlerin doruğunda, İslam uygarlığının, sönmeden önce tüm dünyayı aydınlatan bir feneri gibi parlamaktadır. Özellikle yazdığı Mukaddime ile sadece tarih bilimine değil, tarih felsefesine de incelikli anlamlar katan, İslam uygarlığının kendisine miras bıraktığı fikri geleneği bir üst aşamada işleyen İbn Haldun’un halen yeterince anlaşılmadığını söyleyebiliriz.
Batı’da ancak XIX. yüzyılda bir bilim kimliği kazanan tarih biliminin temellerinin, daha XIV. yüzyılda Kuzey Afrika’da, Mağribli bir Müslüman tarihçi tarafından atıldığını öğrendiklerinde, Batılılar buna inanmak istemediler. XIX. yüzyılın Avrupa merkezli sömürgeci ideolojisi, Batı uygarlığını bir mucize olarak sunmak peşindeyken, içinden geldiği, ama artık hegemonyası altında tuttuğu bir dünyaya borçlu kalmak istemiyordu.
Yves Lacoste, İbn Haldun incelemesini kaleme alırken, bir yandan, Batı’ya XIX. yüzyıldan beri unuttuğu bu eski borcunu hatırlatmayı, bir yandan da 1945-1970 döneminin iyimser ortamında seslerini yükseltmek şansını bulan Üçüncü Dünya ülkelerinin geçmişi ile, Mağribli tarihçinin yapıtı arasında paralellikler kurmayı amaçlamıştı.
Oryantalist önyargılar
Arap Baharı’nın yaşandığı bugünlerde bir yandan İslam toplumlarına dönük oryantalist önyargıların tekrar kabardığına şahitlik etmekteyiz; öte yandan, Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde gelişen toplumsal hareketlerin tarihsel öncüllerine ilişkin kapsayıcı araştırmalara muhtaç durumdayız. Bu ayrıntılı çalışmaların öncelikle zihinlerimizde çökelmiş halde bulunan oryantalist klişe ve kalıntıları yerinden etmesi beklenir.
Yves Lacoste’un İbni Haldun adlı incelemesini, aradan geçen otuz beş yıla rağmen hala taze tutan şey elbette benimsediği önyargısız bakış. İbn Haldun hakkında belki derinlik ve kapsayıcılık olarak yetersiz bulunabilir kitabı, ancak Lacoste’un eserinin güncelliğini korumasına yol açan bakış açısının çoğu zaman İbn Haldun hakkında yeterli bilgilere sahip olduğunu düşündüğümüz ortamlarda bile çarpıcı olarak değerlendirilebileceğini ileri sürebiliriz.

Kaynak: İbn Haldun’u keşfetmek! - Açık Görüş - Star Gazete http://haber.stargazete.com/acikgorus/ibn-haldunu-kesfetmek/haber-696833#ixzz2iAMoTMba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder